Merhaba Haber caddesi okurlarım….
Hayatımızın herhangi bir evresinde kendimizi yalnız hissedebililiriz diye bir söz vardır ben onu çok severim, "Yalnızlığı soruyorlar; yalnızlık bir ovanın düz oluşu gibi bir şey" derken Cemal Süreya, Edip Cansever; "İnsanın insana verdiği en değerli şeydir yalnızlık" demiştir. Yalnızlığa ait, yüzlerce, hatta binlerce şiirler, sözler yazılar okuyabiliriz yazabiliriz. Herzaman şu tezi savunurum, “Yalnızlığın yaşı yoktur.” Hepimiz yaşamımızın belli dönemlerinde kendimizi yalnız hissetmişizdir. Gerçekte yalnız olmakla yalnızlık hissetmeyi birbirinden ayırmak gerekir. Bazen kalabalıklar içinde de yalnız ve izole hissedebiliriz.
ben kendimi düşünüyorum da mutlu bir evlilik yapmış kızım, kardeşlerim, annem, babam, canımdan çok sevdiğim, tek bir telefonumla on dakika içinde yanımda biten arkadaşlarım var tüm bunlara rağmen yalnızmıyım dersiniz, durun cevabını ben vereyim , evet zaman zaman yalnızım.. Hangimiz genç kalacağız ki, kaçınılmaz gerçek hepimiz bir gün yaşlanacağız. peki yaşlılığa yalnız ve kimsesiz yakalanmak hiç aklınıza geliyor mu? Aman Allahım düşünmek bile ne kadar acı değilmi , birgün gazeteci bir arkadaşımla oturmuş, sohbet ederken, - Bilirmisin Seçil dedi, ne mutlu sana, etrafın kalabalık, en öylelerini tanırım ki, kimsesizler, onun içindir ki, zaman zaman Huzurevlerini ziyaret ederim, o yaşlı teyzelerimin, amcalarımın yanında inan kendimi huzurlu hissetmedim,
Arkadaşım uzun uzun Huzurevi anılarını anlatırken ben başka şeyler düşünüyordum, geçenlerde internette dolaşıyorum, bir yazı ile karşılaştım, okudum,, bir daha okudum, yazarı kim bilmiyorum ama o yazı beni çok etkiledi.. .Gelin o yazıyı birlikte okuyalım; yazıda geçen para biriminden anladığım kadarıyla olay Çin’de geçiyordu…
Olayın kahramanı kimdir bilememde şöyle yazıyordu “Geçen kış işimden çıkarıldım, geçimimi sağlamak için gazete dağıtımcısı olarak geçici bir işe girmek zorunda kaldım gazete dağıttığım evlerden birinin posta kutusu mühürlenmişti, bu yüzden kapıyı çalmak zorunda kaldım dengesiz adımlarla yaşlı bir adam , yavaşça kapıyı açtı “Efendim, posta kutusunu neden mühürlediniz?” diye sordum “Bunu bilerek mühürledim” diye cevap verdi garip bir şekilde gülümsedi ve devam etti: “Seninle bir konuyu tartışmak istiyorum her gün gazeteyi bana teslim ederken lütfen kapıyı çal ya da zili çal ve bizzat bana ver” Ben de “Elbette ama bu ikimiz için de sakıncalı ve zaman kaybı” diye cevap verdim. Bu düzenleme beni şaşırtmıştı. O, “Sorun değil, her gün evdeyim. Buna ne dersin... Kapıyı çalma ücreti olarak sana her ay fazladan 500 yuan vereceğim” dedi. Yalvaran bir ifadeyle ekledi: “Eğer bir gün kapıyı çalarsanız ve benden haber alamazsanız lütfen polisi arayın!” Şoke oldum ve “Neden?” diye sordum. “Eşim vefat etti, oğlum yurt dışında, ben burada tek başıma yaşıyorum, kim bilir benim zamanım ne zaman gelir?” diye cevap verdi. O anda yaşlı adamın buğulu, nemli gözlerini gördüm. “Gazeteyi okumak için abone olmuyor musun?” diye sordum. “Hiç gazete okumam... Kapı sesi için abone oluyorum!” diye cevap verdi. Ellerini kavuşturdu ve şöyle dedi: “Genç adam, lütfen bana bir iyilik yap! İşte oğlumun yurt dışı telefon numarası. Bir gün kapıyı çalarsan ve benden haber alamazsan lütfen oğlumu ara ve ona haber ver.”
Bu yazıyı okurken benimde gözlerim doldu…
Uzun uzun düşündüm, acaba çevremizde böyle insanlar varmı diye.. bilemem ki..
İşte yalnızlık böyle zor ve kötü birşey, Allahım sana herzaman dua ederim, düşmanımı bile yalnız bırakma sen…
Anneciğim, babacığım, kardeşlerim, biricik kızım, canım arkadaşlarım inanın sizler çok ama çok seviyorum, iyi ki varsınız…
Kalın sağlacakla
SEÇİL ESKİOĞLU
Yorum Yazın