Onunla Kadıköy.’de karşılaşmıştım, sahilde iki vapur iskelesini ortalamış, gitarının hakkını veriyor, yanında çıtkırıldım, güzelmi güzel partneri şarkılarıyla eşlik ediyordu, müzik öğretmeni değildim, müzikle sadece dinleyici olarak kalmaktan öte bir ilgim yoktu, ama gerçekten de hayran kalmıştım.. muhteşem bir ses, gözlerimi kapadım… kendimi devasa konser salonunun ortasında hissettim…
Hep karşılaşırız değil mi, sokak kenarlarında, metrolarda, vapurlarda, şurda burda hep sokak sanatçıları vardır, pekte önemsemeyiz, bazen oturur dinler, cebimizdeki bozuk paraları o gitar kılıfının içine bırakırız, bu kadardır ama bilemezsiniz onların değerlerini….
Bunları niye yazıyorum derseniz… o sokak şarkıcılarını asla küçümsemeyin… bilemezsiniz ne büyük değerler olduğunu,
Bunun en güzel kanıtı, New Yorkta yaşandı
Bir kemancı New York metrosunda 45 dakika boyunca çaldı.
Bir avuç insan durdu, birkaçı alkışladı ve kemancı yaklaşık 30 dolar bahşiş topladı.
Kimse bunu bilmiyordu ama kemancı dünyanın en iyi müzisyenlerinden biri olan Joshua Bell di.
Joshua o metroda, 3,5 milyon dolar değerindeki kemanıyla şimdiye kadar yazılmış en karmaşık parçalardan birini çaldı.
Joshua Bell metroda çalmadan iki gün önce Boston'daki bir tiyatronun biletleri tükenmişti ve koltukların ortalaması 100 dolar civarındaydı.
Bu deney, sıradan bir ortamda olağanüstü olanın parlamadığını ve çoğu zaman gözden kaçtığını ve değerinin bilinmediğini kanıtladı.
Her yerde hak ettikleri takdiri ve ödülü alamayan parlak yetenekli insanlar var.
Ancak kendilerini değer ve güvenle donattıklarında ve kendilerine hizmet etmeyen bir ortamdan uzaklaştıklarında, gelişir ve büyürler.
İçgüdüleriniz size bir şeyler söylüyor. Eğer bulunduğunuz yerin yeterli olmadığını söylüyorsa onu dinleyin!
Takdir edildiğiniz ve değer gördüğünüz yere gidin.
Kısa ve net değerinizi bilin derim ben… Neyse bu haftada bu kadar kalın sağlacakla…
SEÇİL ESKİOĞLU
GAZETECİ-YAZAR
Yorum Yazın