Bugün hava serin, sonbaharın son demleri, Şile fenerinin mendireğinde oturmuş, limana sığınmaya çalışan balıkçıları izlemeye başlamışken, aklıma Nazımın Memleketim şiiri geliyor,
Memleketim, memleketim, memleketim,
Ne kasketim kaldı senin ora işi
Ne yollarını taşımış ayakkabım,
Son mintanın da sırtımda paralandı çoktan,
Şile bezindendi.
Sen şimdi yalnız saçımın akında,
En farktında yüreğimin,
Alnımın çizgilerindesin memleketim,
Memleketim,
Memleketim…
Ah be Nazım, ne de güzel yazmışsın… Memleketimi …
Güzeldir benim memleketim, heleki demiş ya “Son mintanım da parçalandı sırtımda, Şile Bezindendi.” Mısraları, … Seviyorum ben Şileyi , sık sık gelirim buralara.
Sonbaharın artık Kışa devretmeye çalıştığı şu günlerde Saklıgöle gidip, balık ekmek yemek, Ağlayan kayaya gidip ağlamak, Ağvaya gidip Göksu’nun Karadenize kavuştuğu çayda tekne turu yapmak istiyorum…
Gözlerim uzaklara dalmışken Şile limanına bir balıkçı teknesi yanaştı, kasalarla balıklar sahil şeridine dizilmeye başladı… bağırıp Rastgele diyesim varda, kendi kendime “Saçmalama Seçil, adamlar balıktan dönüyorlar” diyorum.
Balıkçı dedimde aklıma Bodrum aşığı Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabağaç geldi, unutulur mu, Usta şair …
“Yokuş başına geldiğinde Bodrum’u göreceksin,
sanma ki geldiğin gibi gideceksin,
senden öncekiler de böyleydiler,
akıllarını Bodrum’da bırakıp gittiler.
Doğruyu söylemek gerekirse bende geçen yaz aklımı Bodrum kalesinde bıraktım… Bodrum bodrum uğruna şarkılar yazılmış, Sanat güneşimiz Zeki Mürenin yaşadığı yer…
Nazımın yazdığı gibi … Rahmetli Ayten Alpman(ın söylediği gibi “Bir başkadır benim memleketim”
Konuyu dağıtmak istemiyorum, yaz tatilini bırakalım da, biz yine Sonbaharın suratımızı kırbaçladığı Şilenin ünlü mendireğine dönelim, İşte ona ilk orada rastlamıştım, ona diyorum sizler adı yoktu diyeceksiniz şimdi bana da bilmiyorum, tanımıyorum, belki ilk görüşte aşk buna derlerdi… Rastgele demek istedim, kalbim küt küt atıyordu ama diyemedim… hani derler ya “ Kız evi, naz evi” diye.
Kimbilir belki de ben onun farkında bile değildim, ne bileyim, belkide evinde onu bekleyen güzel bir eşi vardı ve çocukları, ama belki de Yalnızdı, yalnızlığını bu mendirekte öldürmeye çalışıyordu… Erkekler bu durumda daha şanslıydı, hoşlandıkları kıza yaklaşıp ona kur yapabiliyorlardı, o duygularının açıklayamayız, toplumda farklı algılanır çünkü…
Hep derler ya Aşkta gurur yoktur diye yok olmuyor işte, gurur hep beni geriye attı.
İbrahim Tatlıses demiş ya, “Urfada Oxford vardıda bizim okumadık” diye… aynende öyle işte Aşkın okulu vardı da ben mi gitmedim ki,…
Kırlaşmış saçları, kirli sakalları ile kalbimi küt küt attırmıştı.
Yanaşamadım yanına, “rastgele” diyemedim…
Hiç göz, göze de gelmedik, dedim ya belki de onun farkında bile değildim, sonra bir telefon geldi, kısa bir konuşma yaptı, oltasını topladı, kovasını eline aldı ve sahilde gözden kayboldu.
Kim aramıştı, neden aramıştı, bilmiyorum,
Şile Fenerinin mendireğine her geldiğimde uğrasamda onu bir daha göremedim…
Ne diyelim kader, sizler bana ad takmışsınız ya “Tusunami kadın” diye.
Yok yok o Tusunami kadın, gün geliyor, Külkedisine dönüyor. Hayat bu sürprizlere gebe…
Kansere yenik düşmüş, bugün rahmetle andığım Yedi tepe Üniversitesi Eğitim sorumlusu, gazeteci arkadaşım Doç.Dr.Zafer Özdemir ile birgün oturmuş sohbet ediyoruz, o anı hiç unutmam dönmüş bana demişti ki “Seçil Allah doğru insanlarla, doğru yerlerde karşılaştırsın seni” Amin canım arkadaşım, amin…
Yine geldik bu haftanın sonuna, Ben yine rastgele diyeyim Şile balıkçılarına…
Haftaya başka bir yerde buluşmak üzere,
Kalın sağlacakla Habercaddesi’nin değerli okurları…
SEÇİL ESKİOĞLU
GAZETECİ - YAZAR
Yorum Yazın