SABIR DA BİR YERE KADAR !
“Sabret ki herşey,
Hissettiğin gibi olsun
Sabret ki herşey
Gönlünce olsun … Hz.MEVLANA “
Ne güzel bir sözdür Hz.Mevlananın bu sözü, benim çalışma masamın üstünde durur
Hava karardığı zaman, günün yorgunluğunu atmak için
Sade kahvemi içmeden olmaz, zaman zamanda kendimi başka bir galaksiden gelmiş gibi hissediyor, rahatlıyorum.
Ve döne döne okuduğum belli bazı kitaplarım oluyor her zaman.
Hani şu, ilaç değerinde, başucu dediklerimizden.
Son zamanlar, Mevlana’nın “Fihi ma fit” isimli eserini
yanımdan ayırmıyorum gibi Evimdeki kitaplığımı, kendimi bildim bileli ecza dolabı olarak gördüm hep. Kitaplarımın çoğuda gazeteci arkadaşlarımın imzalı eserleridir, sağolsunlar, imza günleri bana alo der, Seni de aramızda görmek istiyoruz diye davet ederler.
Bazı eserlerin, insan ruhuna sanki bir yatıştırıcı gibi belli bazı etkileri oluyor.
SABIR..
Zevklerini ertelemek, susarak birkaç kilo vermeyi hayal etmek
Bunlar gerekli olan sabırlar…Ve yine de
SABIR;
Araştırdım, bu kelime dilimize Arapça’dan girmiş olup, orijinal manası
“Hapsetmek”, “Birini bir şeyi alıkoymak” demektir, oysa o dediğin şey, çölde yolculuk kadar zahmetli.
Hadi sabret, bakalım!
Kendini susarak hapset! öfkeni alakoymak zorundasın!
Neye ve kime? Hem nereye kadar?
Bu sabrın, sükutun, bir süresi, uzunluğu, ağırlığı yok mudur?
Benim şahsi olarak algıladığım sabır, bir deprem, yangın, trafik kazası, ölüm, hastalık vs. gibi, insan eliyle olmayan, kaza bela sonuçlarına katlanmak gerektiğini anlarım.
Zaten, Peygamberimiz de gereken açıklamayı yapmış.
“Makbul sabır, musibetle karşılaştığın ilk andadır” diyor.
Şu yukarda saydığım felaketlerin her biri bir musibettir..
Ama insan!
Onun eliyle üzerimize gelen eziyetlere karşı sabretmenin,
Bütün kitapların bize tavsiye ettiği bir sabır olduğunu sanmıyorum. Mevlana da, her türlü sabrı isimlendirmiş.
İnsana gösterilen eziyete katlanmayı, Hoşgörü olarak nitelendirmiş. Benim idrakımla, bir ölümlü, başka bir ölümlüyü eziyetleriyle hapsedemez. Haksızmıyım ama,
Belki de bir insanın seni üzerek, her gün biraz daha öldürmesine
tahammül gösterip izin vermen, bu kültürün bir geleneği galiba
Sen tutup, susan iyi niyetli insanı suistimal ederek, sabır taşı sanıp iyice tahrik et! Kronikleşmiş davranışlarınla, şeytanın ruh ikizi gibi Bir gün öyle, bir gün böyle… İmalı imalı konuş, arkasından dedikodusunu yap
-Ohh ne güzel!
Bu durum hoşgörüyü aşar.
Tanımayan da bunları aziz sanır.
Buna mı sabır?
Bence hayır!
Hayata giren her insan, ya bir şey öğretir, ya da öğrenmek için var.
Oysa, kimsenin kimseyi üzmeye devam etme hakkı yok!
Sabah uyandığında,
“Ben daha ölmedim mi?” diye gözünü açtığını söyleyen insanlar biliyorum,
Arkadaşım vardı, geçtiğimiz yıllarda ani ve ileri düzeyde kilo verince, doktorlar peşini bırakmamıştı, Kanser şüphesi ile aylardır mücadele etti ve sonunda doktorların yanlış teşhisi onu rahatlatmıştı, birgün kafede sohbet ediyoruz döndü bana dediki
-Ölümün adı bile çok soğuk Seçil, bilirsin o süreçte sen benim yanımdaydın, yanlış teşhis yüzünden neler çektiğimi Allahla ben bilirim, her akşam kafamı yastığa koyduğumda etrafıma bakardım, acaba sabaha çıkacakmışım diye, sabah gözlerimi açtığımda “Oh be hayattayım” diye hep Allaha şükretmiştim.
Ne zor değil mi, böyle hayat şartlarında yaşamak, sabır, sabır da nereye kadar, nitekim o da bir insansa,
Sabır, Sabır…Onun da bir haddi ve hududu var!
Kendisini fazla sevmem ya ama Necip Fazıl’ın “Sabır Taşı” isimli tiyatro eseri konuya çok güzel örnek.
Sultan, hacca giderken, eziyete maruz kalan bir kıza sorar
-Sana ne getireyim gelirken?
-Sabır taşı getirin” der.
O mercimek büyüklüğündeki taş gelince, artık bu taşla dertleşmeye başlar kız.
-Sen olsan, benim çektiklerimi, dayanabilir misin?” diye sorar.
Her gün kızı dinleyen taş, şişip şişip, sonuçta çatlar.
Şimdi sen bütün bunlara rağmen, bana halen daha sabır taşını mı soruyorsun?
O, Taksim’de bir restoran adı, git orada bir güzel karnını doyur,
Benim sabrım haddini bilmeyenlere yoktur, hep söylerim herkes haddini ve saygısını bilecek diye.. Bugünlükle bu kadar, artık biliyorsunuz, Biliyorum sizler Pazartesi günlerini büyük bir sabırla bekliyorsunuz haftaya pazartesiye başka bir konuda buluşmak üzere kalın sağlıcaklı değerli okurlarım
SEÇİL ESKİOĞLU
GAZETECİ - YAZAR
Yorum Yazın