Bugün günlerden pazar, tatil , bu yazımı kaleme aldığım saatler, bizler bir gün sonra yani yarın, pazartesi okuyacaksınız da, ben birgün öncesinden yazayım dedim… Hava çok güzel, Bahar geldi sayılır, Melis ile Emirgan korusunu gezdik, o muhteşem lalelerin arasında dolaştık durduk, yorulduk, sahilde Çınaraltında bir cafede oturmuş, eskilerin tabiri ile tavşan kanı çaylarımızı yudumlarken yine eskilere daldı Melis…
Melis sevdiğim bir arkadaşımdı, talihsiz bir evlilik geçmişti başından,
Boğazın hırçın dalgalarına baktı baktı, döndü bana … Ah be Seçil dedi, bilirmisin evlilik iyi güzel de, Bakış açını globala çevirdiğinde büyük şans
Edebiyatı benden iyi bilirsin, gramerde “ Boşanıyorum, boşanıyorsun, boşanıyor… boşanıyorlar… diye devam eden herhangi bir fiili çekmek çok kolay ama iş onu yaşamaya geldiğinde zor. Hem de çok zor.
Çok ama çok haklıydı Melis, o eski siyah beyaz fotoğraflar, filmlerin renklere dönüşmesi yanıltmasın kimseyi oysaki evliliğin daha ilk gününde o verilen ilk sözde,
Ne diyordu cübbeli Nikah memuru “ Ne diyordu evlenme Memuru: İyi günde, kötü günde; hastalıkta ve sağlıkta eşin olarak kabul ediyor musun?"
Burada bir mantıksızlık yok muydu? “İyi günde, kötü günde….Tamam, burayı anladım ama bir ömür birlikte olma sözü de ne? İki insan birbirlerine bilmedikleri bir gelecek için söz veriyor. Hem de Tanrının şahitliğine sığınarak. Bir ömür birlikte olma fikrine inanmışken, işler yolunda gitmeyince mutluluk hayal kırıklığıyla yer değiştirecek tabi.
Zevkiniz, keyfiniz, damak tadınız, hayatla ilgili anlayışlarınız değiştiği, uyumun yerini uyumsuzluk aldığı zaman, eşinizin karşısına geçip bunları söyleyebilecek misiniz?
O ne diyecek buna? Kim bilir belki de bu dürüstlüğün bedeli olarak süründürmeyi tercih edecek. Aslında ucu nereye varırsa varsın, nitekim ölümlü değil miyiz? O halde sorun ne?
Özenti, beklenti, daha kaliteli yaşamak gibi bir probleminiz yoksa talepsizliği de seçebilirsiniz!
Bir acının ilacı, kafayı üşütmek değil, o acıdan ders çıkartmak ya zaten insana en iyi doktor kendisidir iyi gitmeyen evliliklerde birlikte kalma zorunluluğu çocukların ruh durumunu zedelediğine kadar vardığını hepimiz biliyoruz.
Hep düşünmüşümdür, Evlenirken hediye alan aileler, eşler, aynı şeyi boşanma durumunda niçin yapmazlar? Yer gök ağlarmış boşanınca, biliyorum bulutlar titrermiş bir zamanlar bir dal vardı tutunduğun, onu kaybediyorsun işte. Beyin ölümü gerçekleşmiş bir evliliğin fişini çekmekmiş diye duydum, boşanmak…
Onunla geçen günlerinin bitişini görmek, inandığınız en büyük kutsallığın hançerlenmesi gibi bir şey… Hıristiyanlık der ki; Tanrının birleştirdiğini, insan ayırmasın. Müslümanlık, arzın dengesini bozacağını söylüyor, Yahudilik ona keza…
Ve duvarlar konuşacak artık,
-O yok burada…
Bir beraberliğin mağlubiyetini kabul etmektir, boşanmak geri kalan yaşamı kurtarmaktır ölümün elinden…
Hele de enerji çalınıyorsa, “orda bitsin” derim ben son çare budur çünkü, bu durumda Melis’e hak vermemek mümkün mü:?
Bilirim bu konuyu önce yakınındakilere açtığınızda aileniz ve çevreniz duyduğu ilk anda, “Aklın nerdeydi?” sorusu yöneltebilir.
-Aklım başımdaydı elbet ama şimdi daha bir farklı düşündüğüm için bitti!” diyebilmelisin. Nitekim hayat, sizin hayatınız gerçi Türk kadını, iki ayağının üzerinde durmak üzere eğitilmemiştir. Araba markasını bir müddet sonra değiştiriyor insan, evdeki eşyaları, giydiği kıyafetleri yeniliyor, işinden terfi ediyor, gel gelelim eşiyle arasında bir bağ kalmadığını kolay kolay hazmedemiyor. Hâlbuki bütün bu değişimler bir gün evliliğin de bitebileceğinin işaretiydi aslında.
Ve hâkimin huzuruna kadar geldiyse durum
-Hiçbir talebim yok!” diyecek kadar bıktıysan hayatından, varsın bitsin…yaşam devam ediyor.
Şunu iyi bilin; Mutluluğun, garantisini vermeyen bir Allah, kendisine inananlarla inanmayanları ayırt etmeksizin rızkın garantisini veriyorken…
O rızık, sen eşinden ayrılsan da ayrılmasan da yeryüzüne eşit olarak dağılıp bir şekil sana da geliyor, bunu bil yeter!
Peki, ya sonra?
Artık yoğurdu üfleyerek yersin!
Şu var ki daha bir rahat nefes alacaksın, bunu da unutma!
Çayımızdan birer yudum aldık, Melisin gözlerinden iken iki damla yaş çayına karışmıştı bile… Ah o Emirgan Çınaraltının dili olsaydı da konuşsaydı, nice kavuşanları, ayrılanları keşke… Neyse fazla hüzünlendirmeyeyim sizi, Evlilik elbette çok güzel birşey ama sürdürebileni tebrik etmek gerekli … Kalın sağlacakla Haber caddesi okurlarım .
SEÇİL ESKİOĞLU
GAZETECİ & YAZAR
Yorum Yazın