Ne yazık ki başkentimiz Ankara !
Neden mi ne yazık ki?
Gittikçe geriye giden, bozulan ne yolları yol, ne kaldırımları kaldırım, yap boz şehri bir başkent , hala çöplerini sokaklara atan bir insan topluluğu var.
Kedi köpek besleyen insanlar, rüzgarın sağa sola uçurduğu kağıt tabaklarını, poşetlerini sokaklara, bahçe duvarlarına, kaldırımların kıyılarına ya da ağaçların diplerine bırakmaktan imtina etmiyorlar.
Onlar can besleyip seviyorlar ama geride bıraktıkları çöplerini işleri bittikten sonra toplayıp kaldırmayı bilmiyorlar.
Çocukluğumuzda bizlere öğretilen güzel sözler vardı.
”Herkes kapısının önünü temizlerse sokaklar tertemiz olur.”
Şimdi bırakın kapılarının önünü temizlemeyi daha çok nasıl kirletebiliriz düşüncesi hakim olmuş gibi.
Kaldırım taşları kaç belediyenin çirkin eseri, kırmak dökmek için adeta savaş veriyorlar, sözüm ona yenilemek adına eskisinden daha beterini yapıyorlar, kaldırım taşları her defasında daha fazla ağlıyor , yerine oturmuyor hiç bir taş, üzerinde rahat adım atarak yürüyebilmeniz söz konusu bile değil, sirk cambazı olmanız gerekiyor ya da sihirli güçlere sahip olmalısınız ki düşmeden ayağınızı ya da kolunuzu kırmadan yol alabilesiniz.
Taşlar çok oynak , her taşın diziliminde santim farkı var, ben yere bakmadan yürüyemiyorum , devamlı düşmemden evdekiler bıktı usandı, eskiden ayağım kayardı öyle düşerdim şimdi ayağım o santimlere takılınca önce uçuyor sonra düşüyorum , üç ay önce yine böyle bir düşüş yaşadım.
Kaldırım kenarlarına arabaların park etmesini önlemek amaçlı mantarlar ya da baba dedikleri engeller koydular ya ne yazık ki bu engeller insanların takılıp düşmelerine neden olan gözle görünen tuzaklar.
İşte ben de o tuzağa denk geldim , ayaklarım dolandı ve ne yazık ki ikinci adımda uçtum, üçüncü adımım ise yüzükoyun düşmeme sebep oldu, çenemi vurduğum için mosmor, diz kapağımı ise çatlatmışım ,hala o günün sıkıntısını çekiyorum.
Ayağınızı burkmamanız , teklememeniz mümkün değil .
Kaldırımlar yine kedi-köpek pislikleri en başta olmak üzere teneke kutu, pet şişe ,naylon poşetler, sigara izmaritleri ve boş sigara paketlerine ev sahipliği yapıyor. Gençler yediklerini , içtiklerini yerlere savuruyor çöp konteynerlerine atmak yerine onların diplerine istif ediyorlar, ben belediyeci olsam ağır ceza sistemi uygularım , sözüm ona Başkentin nezih semtlerinden birinde oturuyoruz size evimin yolundaki kaldırım taşlarının fotoğrafını koyacağım özellikle. Ben yürürken utanıyorum inanın, herhangi bir köyün toprak yolunda yürüsem daha mutlu olurum.
Yurt dışına çok sık çıktığım için kaldırımları ve asfalt zemini incelerim inanın hiç değişmiyor zaten asfalt ve kaldırım hizası aynı yükseklikte yalnızca çizgi çekilmiş gibi.
Umarım bir gün dış ülkelerin cadde, sokak , asfalt ve kaldırım düzenine sahip olan bir Başkente sahip oluruz. Bir ülkenin medeniyetini sorarsanız ben öncelikle bu saydıklarım derim, bilmem benimle aynı düşüncede misiniz ?
Haftaya bir başka konuda buluşmak ümidiyle hoşçakalın sevgiyle kalın.
FATOŞ ACAR
GAZETECİ - YAZAR
Yorum Yazın