Onunla sosyal medyada kısa bir videoda karşılaşmıştım, bir arkadaşımın paylaşımıydı, kağıt toplayıcısı bir çocuk uzun uzun oyuncakçı dükkanının vitrinini inceliyor, sonra çek çekini sürerek uzaklaşıyordu… paylaşım yapan arkadaşım yorumda atmıştı “ Ah be çocuk diyordu, keşke orada olsaydım, keşke hayallerine dokunsaydım “…. Bir kez izledim, bir daha, bir daha izledim, gözlerim doldu, bir iç geçirdim bende arkadaşıma eşlik etmek o çocuğun hayallerine dokunmak isterdim….
Anılar gözümde canlanıyor işte, hayatımız hep “Keşke” lerle dolu değil mi !
Yaşlanıyorumuyum nedir bazen, çok şeyleri unutuyorum, ama unutulmayan o kadar çok şeyler var ki…. sanırım sonbahardı, çünkü montları giymiştik bile, deniz mahsüllerini çok severim, bir arkadaşımla Kadıköy’e geçmiş, ızgara balık yiyorduk, gözüm yol kenarından geçmekte olan kağıtlar toptayıcısı bir çocuğa takıldı, yokuş yukarı çıkıyordu, zorlandığı da belliydi yanımdan geçerken dayanamadım…
-Küçük bakarmısın….
Durdu, kirliikten keçeleşmiş saçlarını savurarak masmavi gözlerini bana çevirdi, kısık bir sesle
-Buyur abla
-Karnın açmı…
Duraksadı, başını önüne eğdi,
-Aç ama, olsun abla diyebildi, Moda’daki sokak simitçisinden simit alırım ben … dedi ve yoluna devam ediyordu ki masadan fırladım, yolunu kestim,
-Olmaz gel bize eşlik et, balık severmisin…
-Çok severim abla ama yemem, babam sıkı tembih etti bana, başkalarının verdiği yiyecekleri yeme dedi, sağol, izin ver işime gideyim…
Olmaz dedim, abla sözü dinlenir, hem kazancın neyse ben veririm sana babanada söylemezsin olur biter…
-Yok abla dedi, başını öne eğerek, ben yalan söylemem … yalan söylemek günahtır, Allah sonra çarpar bizi…
Şaşkınlıklar içindeydim, sanki büyümüşte küçülmüştü… Ama bende kararlıydım, o çocuğun hayallerine dokunacaktım, gel dedim tuttum kolundan bir defalık yalan günah sayılmaz, hem günah olsa bile o benim hesabına yazılsın büyük sözü dinlenir, gel soframıza,
Daha fazla dayanamadı, çek çekini kenara bıraktı, masaya geldi küçük arkadaşımada istediği balığı söyledik, balıklar pişerken biz sohbete dalmıştık bile, 13 yaşındaymış, okula gitmiyormusun dedim gidiyorum dedi, sabah okul öğleden sonra kayıt toplama, peki ders dedim ders çalışmadan nasıl okuyorsun, akşamları abla dedi… Fikirtepede oturuyormuş, babası inşaat işçisiymiş, kaza geçirmiş ayağı kırılmış, evin ağır yükü bunun sırtına yüklenmiş, … o anlattıkça benim gözlerim doldu… doğru dürüst tabağımdaki ızgara balığı bile bitiremedim, o ise büyük bir iştahla balığını bitirmişi kalkıp gitmek istedi, çok şey soracaktım ama o konuşmak istemiyordu, çantamı karıştırdım 150 lira kadar param vardı çıkarttım uzattım, Abla dedi, bu balığı ikram ettin ondan yedim, bu para ne ben dilenci değilim… Hayır hayır dedim gönlümden koptu, ileri balıkçılar var, oradan bir kilo balık alır babana götürürsün… Donuk gözlerle bana baktı… babam bunu kabul etmez kusura bakma ablam dedi ve hızla uzaklaştı….
Öylesine utandım ki anlatamam, ufacık çocuk bize dürüstlük dersi vermişti arkasından baka kaldım… sonra ne oldu derseniz, günlerdir Kadıköyde, Fikirtepede dolaştım durdum ama yok yok o ismini dahi söylemeyen kağıtçı çocuğu bulamadım…
Anladım ki hayat bu kadar açımasız…
Kalın sağlacakla Haber caddesi okurlarım …
SEÇİL ESKİOĞLU
GAZETECİ - YAZAR
Yorum Yazın