Bir milletin en büyük mirası, yalnızca toprağı, tarihi ya da ordusu değildir. Onu ayakta tutan, ruhunu besleyen, bağımsızlık uğruna verdiği mücadelenin özünü yansıtan en büyük hazinesi, o milletin marşıdır. 12 Mart 1921’de kabul edilen ve 104 yıldır bu topraklarda yankılanan İstiklal Marşı, Türk milletinin kaderini değiştiren bir destandır. O, yalnızca bir şiir değil, milletin kanıyla yazılmış bir bağımsızlık nişanıdır!
Mehmet Akif Ersoy, bu marşı kaleme alırken kelimeleri yalnızca kâğıda değil, milletin yüreğine kazıdı. İstiklal Marşı’nı okurken göğsümüz neden kabarır? Çünkü o marş, her satırında bir vatan evladının canıyla, kanıyla yazdığı destanı anlatır. Çünkü o marş, Çanakkale’de göğsünü siper eden Mehmetçiklerin, Sakarya’da son nefesini veren kahramanların, Kocatepe’de gözünü kırpmadan şehadete yürüyen yiğitlerin haykırışıdır.
“Korkma!” diye başlar o marş. Çünkü o günlerde korkunun, karanlığın ve çaresizliğin gölgesi çökmüştü vatan topraklarına. Ama bu millet korkmadı! Bu millet diz çökmedi! Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, vatanın dört bir yanında direnişi başlattı, Türk milletinin bağımsızlık aşkı alev aldı, işgalciler bu ateşin karşısında eridi! İşte İstiklal Marşı, bu büyük kurtuluşun ve sonsuz bağımsızlık iradesinin bir yansımasıdır.
Bugün, bu marşın kabulünün üzerinden 104 yıl geçti. Okullarda çocuklarımız, her törende kahraman ordumuz, her milli zaferde bu millet, o marşı büyük bir gururla söylüyor. Ama ya gerçekten hissediyor muyuz? Bugün o satırların anlamını ne kadar idrak edebiliyoruz? Mehmet Akif’in, "Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın!" dediğini hatırlıyor muyuz? İşte o cümle, bize düşen en büyük sorumluluğu hatırlatıyor: Bu vatanın bağımsızlığına, bütünlüğüne ve değerlerine sahip çıkmak!
İstiklal Marşı’nı okurken, şehitlerimizin aziz hatıralarını, vatan için toprağa düşen yiğitleri, bu bayrak uğruna canını hiçe sayan kahramanları unutmamak gerek. Çünkü İstiklal Marşı yalnızca bir şiir değil, bir vasiyettir! Atalarımızın bize bıraktığı en kutlu emanetlerden biridir. O marş, bizim şerefimizdir, haysiyetimizdir, milletimizin ruhunun en güçlü yankısıdır!
104 yıl önce kabul edilen bu destan, bugün hâlâ ilk günkü gibi gür bir sesle haykırılıyor! Ve bizler, her dizede Mehmet Akif’in ruhunu, şehitlerimizin kanını, vatan aşkını hissediyoruz! Ne mutlu bu kutsal emanete sahip çıkanlara! Ne mutlu, İstiklal Marşı’nı yüreğinde hissederek okuyanlara!
Ne mutlu Türk’üm diyene!
Yorum Yazın