Çocukluğumuzdan beri, okuduğumuz hikayelerden biri de Robin Hood’tur. Ünlü hikayeler dizisi günümüzde bile çizgi romanlarıyla, animasyon filmleriyle hala gündemdedirler.
Benimde zaman zaman düşündüğüm olmuştur.
Robin Hood haydut mu? yoksa kahraman mı ? diye.
Kimine göre Haydut, kimine göre Kahraman, her tür görüşe saygı duyarım, kendi kararımı yazının sonuna sakladım.
Geçmiş yazılarımda bahsetmiştim, İngilterede Nottingham şehrinde yaşayan bir oğlum var. Tabiki doğal olarak Nottingham’ı birçok kez görme, gezme fırsatım oldum.
İngilterenin Nothingham isminde bir şehri eski tarihi bir şehirdir.
Dünyada Resmi Futbol karşılaşmalarında hakemin ilk düdük çaldığı saha da bu şehirdedir.
Dünyaca ünlü Nottingham Forest futbol takımını da yabana atmamak lazım.
Bu şehrin en büyük özelliği efsane kahramanı Robin Hood’un burada yaşamış olmasıdır.
İngiliz halkı “Robin Hood” efsanesine inanır.
Robin Hood bir efsanemi yoksa gerçek mi, İngiliz kayıtlarında bu güne kadar gün yüzüne çıkartılamamıştır.
Hikayeye göre Robin Hood, Orta Çağ İngiltere'sinde, Nothinghnam yakınlarında Sherwood Ormanı'nda yaşayan bir hayduttur.
Zengin ve güçlü kişilerden çalarak elde ettiği ganimetleri fakirlere dağıtan Robin Hood, kendince adaleti ve eşitliği sağlamak için mücadele eder.
En yakın arkadaşları ve aynı zamanda suç ortakları Küçük John, Keşiş Tuck, Leydi Marian ve Will Scarlet ile birlikte Robin Hood, baskıcı ve haksız vergilerle halkı sömüren Nottingham Şerifi ile Prens John'a karşı savaşır. Hikayeler, Robin Hood'un ve arkadaşlarının maceralarını, kahramanca eylemlerini ve adalet için verdikleri mücadeleyi anlatır.
Amacım burada Robin Hood’un öyküsünü anlatmak değil, onu herkes biliyor zaten, benim amacım, yaptığı eylem ne kadar etikti?
İşte bunu irdelemek istiyorum.
Robin Hood da hukuk önünde bir hayduttu.
Zenginlerin başbelasıydı, asıl savaşı halkını sömüren Nottingham Şerifi ve Prens John’du, onun hedef tahtası Sherwoodd ormanındaki bugün bile varlığını sürdüren koruma altına alınmış meşe ağacı değildi, o meşe ağacına Nottigham Şerifini ve Prens Jon’u koyarak okunu atıyordu.
Zenginlerin korkulu rüyası olmuştu.
Yardımcıları ile birlikte Zenginlerin evlerini basıyor, yağmalıyor, ele geçirdiği ganimetleri Nottingham’da ki fakirlere dağıtıyordu
Kısaca birilerinin başbelası, diğerlerinin kahramanıydı.
Günümüze gelirsek, İspanya’nın Madrid şehrine turistik geziye gidenler bilirler, orada büyük lüks bir restoran vardı (kapalı olduğunu duydum) ismi de Robin Hood !
Restorana sabah veya öğle yemeklerine gittiyseniz, çevredeki restoranlara göre fiyatların yüksek olduğunu hemen farkedersiniz.
Ama bu restoran fahiş fiyatlarına rağmen dolup taşar.
Fiyatların bu kadar yüksek olupta, müşterilerin bu denli çok olması görünüşte biraz garip gelebilir ama gerçek böyle değildir.
Çünkü restoran gündüz fahiş fiyatlarla olan kazancını akşam olunca yüzlerce evsizin bedavadan karnını doyurmak için harcar.
Bu da günümüzün Robin Hood’u sayılmaz mı?
Yazımın başında demiştim ya sizlere, kendi görüşümü sonlara saklıyorum diye.
Şimdi zamanı geldi, bana göre: Robin Hood zenginlerin haydutu, fakirlerin kahramanıdır.
Ne dersiniz ?
Bu hafta da köşem doldu. Haftaya Habercaddesinde başka bir konuda buluşmak üzere
Gününüz güzel geçsin …
CELAL KODAMANOĞLU
Haber Caddesi
Genel Yayın Koordinatörü
Yorum Yazın