Kadıköyemi insem, Caddebostan da sahilde mi gezsem, yoksa açıpta bir kitap mı okusam ya da ne bileyim yatıp uyusam mı?
Öyle bir ikilem arasında kararsızım ki bugün.
Nasılsa tatil, boşverrr
Seçil keyfine bak,
Biraz uzanıp dinlenmeyi tercih etmişim demek, içim geçti ya da geçmedi, hatırlamıyorum ama çalan telefonla yerimden fırlayıp, ahizeyi suratıma yapışır buldum.
Artık yatamam…
Dikkat ettiniz mi, Herkeste zaman zaman olan bir dengesizliktir bu! Ne istediğini bilemeyişin verdiği insani bir özellik, aslında önemi olmayan bir durum!
Belki de bir bahar yorgunluğunun üzerine gelen yeni bir mevsime karşı bir adaptasyon…
Sosyal platforma girip, şöyle bir sayfayı tarıyorum.
Bugün hep aynı haber, ne kadar doğru bilemem fakat “ateş olmayan bir evde duman tütmüyor” eski adıyla Twitter, ve yeni adıyla Koskocaman bir X te dolaşıyorum, ara
Facebook ve İnstagram sayfama da bakmıyor değilim…
Arayan Seda…
anım arkadaşım Seda… bana canımın içi diye hitap eder…
-Canımın içi… hadi tembel olma kalk kızlarla Kadıköyde buluşuyoruz…
Neresi diye sormaya gerek yok zaten herzaman ki yerimiz
Çantamı kaptığım gibi istikamet Kadıköy , buluşma yerimiz tabiki boğanın önü…
En iyisi hiçbir şey düşünmeyip, Deniz kenarındaki yosun kokusunu hissedince, evvela bir çay bahçesine oturup, bir bardak çay içmeye karar verdik.
Tam garsona el işareti yapmak üzereyken, telefonum çaldı. Oturduğum sitenin güvenlik amiri arıyor. Yarı korku, yarı heyecanla telefonu elime alıp, “Alo” dedim.
Önemli bir şey olmadıkça, cebimden aramayacaklarını biliyorum.
-Bir size kargıo geldi Seçil hanım , evde bulamamışlar, sizin adınıza almamı istermisiniz.
Bana hiçbir zaman, hiçbir sorun çıkartmayan damarlarım, o tansiyon dedikleri şey var ya, zıpladı birden..
İçimden “Geri zekalı adamı Postacıyı Kadıköyemi göndereceksin al tabi diyeceğim de olmayacak, ukalalığı sevmem çünkü …
Çayında içine ettin be adam diyeceğim ya… içimde bir de merak var benim kimse ile bir hesaplaşmam yok ki, bu tebligat nereden gelebilir bana … İşte bu merak beni yiyip bitirdi…
Ve ardından bir telefon, canım arkadaşım bu kez Canfedaya …
Kızı Selin arıyor …hüngür hüngür ağlıyor… Kocasıyla ayrılık aşamasında,…
Yine dayak yemiş, offff kadın olmak çok zor bu hayatta yaaa…
Ve şöyle bir düşündüm.
Bir adam eşini niye sevmesin, mutlu etmesin, yaptığı yemeği yemesin, hiçbir yere göndermesin hatta kemiklerini de kırsın ve biz bu hayata şahit olup susalım öylemi !
Kafamı Sedaya döndürdüm , baktım o da başına önüne eğdi, Whatsapptan gelen mesajı okudu, ağladı, ağlaacak,
-Ne oldu sana kızzz diyesim varda diyemedim,
Biliyorum çünkü, o da evlenme safhasındayken, erkek arkadaşı Sedat başka birini bulup terketmiş Sedayı… günlerdir, kızcağızın morali sıfır zaten, daha doğrusu gurur işte.
Kadın erkeği terkeder bu normal karşılanır da, erkeğin terketmesi kadına ağır geliyor işle
Bu ne ya…
Biz güya buraya dostça sohbet etmeye geldik, bir anda burası taziye evine döndü…
Hani şeytan diyor ki, topla herkesin telefonunu at denize gitsin… Eskiden böyle şeyler yoktu ya…. Ah be Seda kız niye ararsın beni, bugün ne güzel yatağıma uzanıp keyif kahvemi yudumlarken, yeni aldığım romanı okuyacaktım…
Şuraya bak, ne hale geldik…
Neyse haftaya güzel konularda buluşmak üzere kalın sağlacakla
SEÇİL ESKİOĞLU
GAZETECİ - YAZAR
Yorum Yazın