Bu, birçok kişinin düşündüğünden daha yanıltıcıdır. Açıklığın her zaman iyi olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak risk, diğerinin gerçeği alamamasıdır.
Birisinin şöyle dediğini hayal edin: Eşinle/sevgilinle yatmak istiyorum.
Karşısındaki muhtemelen şöyle bir cevap vermeyecektir: Şimdi bilemedim, dürüstlüğünüz için mutluyum, teşekkür ederim.’ Böyle bir durumda insanın kırılma veya kızgın olma olasılığı çok daha yüksektir. Doğruyu söylemesine rağmen. Ama her zaman doğru değil.
Tam açıklık ne zaman uygundur?
Her iki tarafla da bir müzakere meselesi. Avantajlarını tartmakla ilgilidir: Koruma mı yoksa açıklık mı daha önemli?
Örneğin bir kadın eşinin ondan uzaklaştığını hissettiğini ifade ettiğinde. Neden böyle hissettiğini ve gerçeği duymayı isteyip istemediği sorulmalı. Bu sorularla hoş olmayan bir şey duyma riskini alma ya da almama isteğini sorgulaması sağlanır.
Bu yüzden önce alıcıya sorulur, gönderene değil.
Peki etkilenenler ne cevap veriyor?
Çok farklı. Bazıları gerçeği hemen duymak ister. Diğerleri tereddüt eder, kendileriyle mücadele eder. Yine de diğerleri şöyle diyor: Her şeyi bilmek istiyorum, ancak gerçek çok incitici ise ayrılmalıyım. Bu, elbette, eşin- eğer ilişkiye devam etmek istiyorsa - açıklık riskini almadığı anlamına gelir.
Doğru açıklık seviyesini bulmak genellikle uzun bir süreçtir. Her zaman, her iki ortağın da almaya hazır olduklarını almaya ne kadar hazır oldukları ile ilgilidir.
UZMAN SOSYAL PEDAGOG / PSİKOLOG
HANIM DEMİRBAŞ
Yorum Yazın