Sizlerle iki yılı aşkındır burada beraberim, dikkat ettiniz mi bilmiyorum, genelde eski anılara yazıyorum ve siz okuyorsunuz. Umarım kendinizden bir şeyler buluyorsunuzdur da ve bu bunları yazan kişi, yarım asır yaşamış bir insan. Aslında bu bir tehlike….Farkındaysanız, Alzeimer hastalığına maruz kalan insanlar da ilk başlangıçta hep geçmişlerinden bahsederler, anılardan…Eski yaşamlarından… bir süre sonra, bakarsınız şimdiyi yaşamayı es geçip, akşam yediği yemeği bile unuturlar, evlatlarını hatta oturdukları evleri bile unuturlar…
Hep dostum olacak değil ya, tabiki beni çekemeyen, bir ayağım takılsa çelme atmaya hevesliler çoktur, şimdi yazımın başlangıcında böyle bir açıklamada bulununca, düşmanlarımın sevindiğini görür gibi olmaya başladım bile ve gülüyorum..Hayatla dalga geçmek de güzel: Alzheimer hastalığını gazeteci arkadaşıma açınca bir sonraki görüşmemizde bana Bulmaca dergisi hediye etti, baktım imzalıyor, şaşırdım, güldü, ben hazırlıyorum dedi… Tamam dedim tamam, en son bunayacak insan sensin, ben değilim… gülüştük..
Laflar bitmezki, sizlerle sohbete anılarla başladık. Sizlerin hoşuna gittiği için bir süre böyle devam etmeyi düşünüyorum. şurası benim için gerçek ki bütün yazılan bu anıları bilinçle kaleme alıyorum, yani kalkıpta bana bunamış demeyin olurmu !
Psikiyatrist bir arkadaşım var Aygül, sürekli buluşuruz Aygülle, o anlatır, ben dinlerim, onun sayesinde ben çok şeyler öğrendim, İşte o Alzeimer denen çağın hastalığının eline düşmemek için elinden geleni yapan bir insan olarak şöyle söylemek lazım; Tanrı bu kadar vefasız değil. O beynine çocukluğundan beri önemle değer veren insanları biliyor.
O öyle bir makam ki bir şeyi yaratırken, nerede verip nerede duracağını iyi biliyor.
Belirtmiş olduğum gibi bu yazılar bilinçle yazılıp önünüze geliyor belli bir süre sonra değişecek gündemden, hayatta olup bitenlerden de bahsedeceğim. Şu an televizyon seyretmiyorum. Yeni çıkan müziklerle ilgilenmiyorum ama bütün bunları bilinçle yapıyorum. Şu an bunlarla ilgilenecek vaktim olmadığı için böyle davranıyorum. Bakınız, köşe yazıları medya olsun hayatımızda ne kadar önemli. Sizi az daha Alzeimer hastası olduğuma veya olacağıma inandıracak gibi bile oldum. Ama birşey diyeyim mi, yazın bu sözlerimi bir kenara, İnsan her zaman okumalı sorumluluklarını bırakmamalı ama köşe yazılarını okuyup ta körü körüne etkilenmemeli derim..
Ve hayatta en önem verdiğim organım beynimdir benim gençliğimden beri hemen hemen her gün hafızaya yararı olduğu için, bir miktar kuru üzüm yemeye devam ediyorum. Şu yazının sizler açısından bir nebze faydalı olması sebebiyle açıklamakta fayda var. Günde iki kez, sabah ve akşam açık havada kuvvetle ağzınızı kapar, burnunuzdan nefes alırsanız yararı gerçekten büyük.
Çünkü ağızda bir ama burunda iki delik vardır. Onunla alınan her bir nefes anında beyne uyarı gönderip dinçleştirir, dileyen uygulayabilir, söylemiştim ya çok kitap okurum diye, işte bunu da bir kitapta meditasyon yapan bir Hint fakirinin tavsiyelerinden öğrenmiştim.
Yazdıkça kelimeler bitmiyor da, bizim köşe bitiyor işte… Hadi kalın sağlacakla…
SEÇİL ESKİOĞLU
GAZETECİ-YAZAR
Yorum Yazın