80’li yılların başları Gazetecilik hayatımın ilk adımlarını attığım yıllardı. O dönemde Mahsun Kırmızıgül ile tanışmıştım. Daha yolun başında bir gazeteciydim, O ise türküleriyle kitlelerin yüreğine dokunmaya çalışan çok genç bir sanatçıydı. O tanışma, kaderin bize sunduğu müthiş bir özgürlüktü. Dile kolay, 30-35 yıl geçti. Yıllar boyu bir yandan abi-kardeş gibi olduk, bir yandan da sanatçı-gazeteci mesafesinde iki arkadaştık ama çok iyi bir dostluk inşa etmesini bildik…
Çok sık bir araya gelemesek de, hayat bizi ayrı ayrı düşürse de kalplerimiz hep yan yanaydı. Telefonlarımız hep açık, gönüllerimiz hep bir oldu. İkimiz de Anadolu'nun toprak kokan atmosferinden kopup büyük metropool İstanbul’a düşmüş insanlardık. Aynı dili konuşuyor, aynı dönüşümler içinde yetişmiş olan ortaklığını taşıyorduk. Hem şehriydik, hemde ikimizde Zaza’ydık ve hasrettik.
Birlikte çok sayıda anınız var, ama biri hiç bir zaman aklımdan çıkmadı. Mahsun'un babası Çerkes Bazencir rahatsızlandığında Bingöl'e birlikte adeta koşmuştuk. Bu yolculukta yanımızda rahmetli Hilmi Topaloğlu da vardı. O gün, Mahsun'un babasına olan sevgisini, ona olan bağlılığından, onun aile değerlerini nasıl yürekten yaşadığını bir kez daha anlamıştım. Ve aynı Mahsun, ben annemi kaybettiğimde yanımdaydı. O derin insan, adeta çöken yüreğimin o tarifsiz ağırlığını hissedip beni ve babamı teselli etmek için koşa koşa gelmişti.
Bizim coğrafyamızda, ANA semboldür. Evimizin direği, çocuğumuzun gölgesi, hayatımızın dayanağıdır. Her şey bir yana, ANA bir yanadır. Mahsun Kırmızıgül de bu anlayışla yetişmiş, annesine olan sevgisini her zaman yüreğinin en ön sırasına yerleştirmiş bir evlat olarak tanırım, bilirim.
Faike Arık, yokluklarla geçen bir dönemin simgesi, Anadolu kadınının tüm fedakârlığını ve dayanıklılığını içinde barındıran bir figürdü. Mahsun Kırmızıgül'ün eserlerinde gündelik samimiyetin, halkın içinden gelen hikayelerin, acılarla yoğrulmuş melodilerin ilham kaynağıydı. Oğlunun başarılarının ardında görülebilen kahraman olarak, sevgisini, emeğini ve inancını ona sürekli hissettirdi.
Faike Arık, tam 99 yıllık ömründe hem bir annenin şefkatini hem de hayatın zorluklarına karşı adeta bir dağın sağlamlığını taşıyan bir kadındı. Mahsun, annesinin bu özelliklerini zaman zaman fırsat buldukça büyük keyfile anlatıyordu. Son iki yıldır bu anlatımlar Mahsun’nun duygusal bir hale sokup gözlerinin dolmasına, gözyaşlarının süzülmesine neden oluyordu.
Öyle ki sahnede annesi için atan kalbi son zamanlarda sıkışıyordu, Sahnede Anne sevgisini dizelere döken bir evlat vardı. Son iki yıldır sahnede "Annem" şarkısını söylerken gözyaşlarını tutamıyordu. Mahsun’u böyle görenler onun nasıl hayırlı bir evlat olduğunu daha iyi anlıyordu. "Annemi o kadar özlüyorum ki, Artık beni tanımıyor, bu kalbimi paramparça ediyor" diye anlatırdı. O günlerde yaşanan bu duygular, artık hiç kapanmayacak bir yara olmasını sağladı. Bundan sonra bu şarkıyı söyler mi bilmiyorum. Ancak söylediği zaman bu şarkıyı sahnede bitirebileceğini sanmıyorum.
Faike Arık, Mahsun'un hem çocukluğunun en güzel anılarında hem de sanatında bir esin kaynağıydı. Bugün Faike Arık aramızdan ayrıldı. Ama kalan izleri, Mahsun Kırmızıgül'ün sanatının her yerinde olacaktır. hepimiz biliriz. O, çok iyi bir müzisyen, benzersiz bir ses sanatçısı, başarılı bir yönetmen… Ama onu bu kadar özel yapan şey, bu başarılarının ötesinde, ailesine bağlılığı, annesine ait olduğu tarifsiz sevgi vefa duygusudur.
Bir annenin kaybı, evlat için koca bir uçurumdur hiç dolmaz. Şimdi Mahsun'un yüreğinde bu uçurum var, ama aynı zamanda annesinden elde edilen güç de var. Mahsun, bir röportajında, "Benim en büyük ilhamım annemdir" derken, bu bağın derinliğini ve gücünü o ve saygısını kısada olsa anlatmıştı…
Oğlu, onu her fırsatta bir “kahraman” olarak canlandırıyor. Hayatı boyunca mücadelesi bitmeyen Faike Arık, yalnızca bir anne değil, aynı zamanda hayata tutunma iradesinin canlı bir temsilcisiydi.
Nur içinde yat, Faike Ana…
Sen bu dünyadan ayrıldın ama sevgin, aynı şekilde devam ediyor. hasretin, gözyaşlarıyla yoğrulmuş türkülerde yankılanacak, Ellerinin dokunduğu hayatlarda sonsuza dek hissedilecek.
Toprak seni sarsa da, gökyüzünde yıldız olup parlayacaksın. Bize bıraktığın sevgiyi, şefkati ve gücü kalplerimizde taşıyacağız. Çünkü bazı insanlar gider, ama aslında hiç gitmemiştir.
Sevgili dostum Mahsun, bu acıyı en derininden yaşıyor. Sana ve kardeşin Yusuf’a sabır, annen Faike Arık'a Allah'tan rahmet diliyorum. O, sadece senin değil, benimde annemdi. Ve biz annelerimizi asla unutmayız. Çünkü bir annenin vedası, yüreklerden silinmez, dillerden düşmez, hatıralardan asla eksilmez
Çünkü annesini yitiren bir evlat ve bu acıyı en iyi bilenlerden biriyim..
Burhan AKDAĞ
Yorum Yazın