Bugün kış ortasında olmamıza rağmen hava pırıl, arkadaşım aradı,
-Seçil gelmek istermisin Balat’ta nostalji turu yapalım mı ne dersin!
Bugün işim yoktu, -Elbette niye olmasın dedim…
Balat ; Üç büyük dine (Müslümanlık, Hristiyanlık ve Yahudilik) mensup camaatin yüzyıllarca birbirleriyle dosluk, kardeşlik içinde komşu yaşadığı , Haliçe sırtını dayamış muhteşem mahalle
Biliyorum Balat deyince hepimizin aklında başka şeyler canlanır: kimimiz tarihi dar sokaklarını düşünür, kimimizin gözünde iki ev arasına gerilmiş iplere asılı çamaşırların resmi belirir, kimimiz ise özellikle son dönemlerde bölgeye canlılık getiren tasarım dükkanları ve orijinal cafeleri hayal eder. İşte Balat’ın güzelliği ve zamansızlığı da tam olarak burada! Tek bir özelliği yok Balat’ın, belki de birçok kültürü aynı dönemde içinde barındırmış olmasının verdiği farklı ve özgün bir dokuya sahip.
“Burası Agora meyhanesi
Burada yaşar aşkların en divânesi
En şâhânesi” diye sözlerin devam ettiği, unutulmaz şarkının duvarlarını yaladığı, yüzlerce filme tema olmuş ünlü Agora meyhanesi hemen karşımızda …
Naftalin kokulu sokaklarda dolaşırken yeni nesilin açtığı ve daha çok “Z kuşağı denen” gençlerin rağbet ettiği bir cafe de oturduk, kahvelerimizi yudumlarken eskilerden sohbete başlamıştık bile, iki geveze yan yana gelince kelimeler, kahkahalar havada uçuşuyordu..
Neydi o eski günler… kimbilir belki de “X kuşağı” adı takılan bizler le gençler arasında kuşak çatışması vardı, Şimdiki gençler ile aramızda iki kuşak vardı,
Biz zorluklar içinde büyümüştük, Evlerimizi doğal gazla kombilerle değil, teneke sobalarda tezekle ısıtırdık…
İnternet, bilgisayar, neredeeee , Televizyon bile yeni yeni çıkmıştı… o da herkesin evinde yoktu…
Ama birşeyi çok iyi bilirdik,“Küçüklere sevgi, Büyüklere saygı” bu dört kelime bizlerin Anayasının değiştirilemez ilk dört maddesi gibiydi… zaman tünelinde ilerlersek, neler görmedikki, saymakla bitmez..
Cep telefonlarımız henüz yoktu, ama biz vardık, sohbet vardı, komşuluk vardı, sevgi vardı, saygı vardı, şimdilerin kafasını çevirip bakmadığı palyaçolara biz gülerdik… Otobüste oturmuşsak ve yaşlı gelmişse kalkar ona yer verirdik, şimdilerde ise gençler kafasını telefondan kaldırmıyorlar ki etrafı görsünler…
Biz teknolojiyi sonradan öğrendik, ama Z kuşağı doğuştan öğrendi, X ve Z kuşağı arasında kalan Y kuşağına ise hiç sözüm yok, onlar iki nesil arasında sıkışmış bir nesildi, kısaca tahteravallinin orta desteği gibiydi, bütün yükü onlar çekiyor ahenki yine onlar sağlıyordu…
Bizde sohbet biter mi, kahveler bitti ama sohbet bitmedi… gözüm karşı masadaki genç çifte takıldı… biz kahvelerimizi tazelemek için, garsonun bu tarafa gelmesini beklerken, onlar parmak işaretiyle garsonu çağırmış, Cappuccino ısmarlamıştı bile..
Arkadaşım bana, ben ona baktık, sadece gülümsedik… Cafede hafiften çalan radyoya kulak kabartmıştık, Nilüfer söylüyordu
“Hey gidi günler hey”
Bu haftalık bu kadar, iki gün sonra Sevgililer gününü kutlayacağız…. Unutmayın gerçek sevgi Karşılıklı Saygı ve Anlayıştan oluşur, SEVGİLİLER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN Seven, sevilen okurlarım kalın sağlacakla…
SEÇİL ESKİOĞLU
GAZETECİ - YAZAR
Yorum Yazın