Teknoloji ve kullanımları hayatımızın tüm alanlarına girmişken aralıksız durmadan devam etmekte. Ters açıdan baktığımız da her asırın kendi için de teknolojisi, gelişmeleri var olmuştur. Tekerleğin icadı, keşfi, o dönem insanları için ne büyük diye değerlendirme almıştır. İlk insanın kendi halinde yaşamını sürme çabalarıyla birlikte ateşle tanışması, ateşi kendi hayatına sokması, yiyeceklerini pişirme de ve ısınmakta kullanması.
Milenyumu geri de bıraktık, üçüncüsü için de yaşıyoruz. Bilimsel çalışma hızı devam ederken, dirsek teması halinde ki teknoloji çalışmaları ve ürünleri de hayatlarımız da yerlerini alıyor. Her gelişme, yenilik güzellik ve rahatlık mı getiriyor ? bu soruyu günlerce, aylarca tartışırım. Emperyalist bakış açısın da olanlar gelişmeleri sadece insan rahatı ve mutluluğuna kullanmıyorlar. Savaş alt yapısı, araç ve gereçleri de bu gelişmeden payını almak da. İnsan ve canlı yaşamına aykırı tehdit oluşturan, negatif ihtimal yaratan tüm gelişmelere karşı olsam da, realite böyle. Teknoloji gelişmeleri hayatımızın bir çok alanın da yerini aldı. Otomobillerden, uçaklara, hızlı trenlere kadar, gelişme ve farklılığı görmek için, ben yaşlar da olmak (yarım asır) yeterli. Toplum için de ortak kullanımlar dışın da bireysel kullanımız da bilgisayar, cep telefonlarımız var. Gelişmeler doğal olarak bir çok uygulamada da kolaylık ve rahatlık getirmekte. Ekonomik durumları iyi olanlar için, düzenli ve yeterli seviye de geliri olanlar için bu değişim ve gelişim halleri harika. Banka kartınızı atm’ye takıp birkaç dakika için de paranızı görebiliyor, havale ya da transfer işlemlerinizi hızla yapabiliyorsunuz. Konutlarımızdan ya da ofislerimizden ayrılmadan bir çok alışverişi gerçekleştirmemiz mümkün. Bilgisayar ya da cep telefonumuz aracılığı ile bankada ki bakiyemizi görerek hareket edip, ona göre kararlar almak da, eylemler de bulunmaktayız.
Teknoloji hızla gelişsin, itirazım yok. Evlerimizde, iş yerlerimizde kombi ayarını istediğimiz derceye getirdik, sıcacık yaşama devam.
Mevsim sıcak aylar da ise klimalar, serinleticilerimiz var, her şey var ise sorun da yok. Sorun olmaması “yetersiz bakiye” haline bağlı biraz da. Gelişmeler hangi seviye de olursa olsun, yetersiz bakiye durumuna düştünmü bir kez, bankan sana on lira dahi vermez, kombi’nin gaz gelmediğinden çalışmaz, elektriğin kesilmiş ise klımanı açıp serinleyemezsin. Banka kartın ya da kredi kartın bakiyesi yeterli ise telefonla ya da on line işlem yaparak otomobil dahi satın alıp, kapın önüne getirilmesini sağlayabilirsin, en önemlisi “YETERLİ BAKİYE” hali.
Öldürülen, zulüm için de yaşayan, bir ünite kan için feryatlar eden, acı yaşamını görmediklerimiz, organ bağışın da çok yetersiz olduğumuzdan, eksi on ya da yirmili soğukta yorgana sarılarak hayata tutunmaya çalışanlar, dengeli ve yeterli beslenme bir yana, aç kalmamak adına pazar sonunu bekleyenler, ötelenenler, her gün yaşama veda eden görüp de sırtımızı döndüklerimiz var, var ya ! Kendimce okur, ülkem ve dünya da olup biteni takip ederim, zırhlı ambülans sanırım ilk benim topraklarım da, ne hazin, ne acı, tarifi imkansız.
Neden insan halimiz, beynimiz, merhametimiz, şefkat duygularımız bizi uyarmaz “YETERSİZ İNSANLIK” diye…
Mir Murat Demir
Yorum Yazın