Hayatlarımız tüm gerçekleri önümüze serer, gösterir, anlatır, her anında dersler, kıssalar vardır. Görmek, bilmek, anlamak, doğru algılamak ve kendi hayatımıza ders niteliğinde adapte etmek, tecrübelerimize eklemek gerekir ki, ekseri beceremeyiz. İnsan tuhaftır, kendi canı yanmadan, yaşamadan, düşmeden irdeleme yapmayı, hayatın akışı içerisinde ki olayları tecrübe olarak kendisine eşleştirmeyi beceremiyor. Daha da kötü olanı da var var elbet, yaşadığımız kötü tecrübelerden, deneyimlerden dahi ders alamıyor, hatayı, yanlışı tekrar ediyoruz. Ehemmiyetli ve ilk farkında olmamız gereken ise, insan için sunulan ömür süresi çok kısa. Ölümsüzmüş gibi yaşayarak hayatlarımızı bir varız bir yokuz halinde terk ediyoruz. Zamanın da sürenin de farkında değiliz. Çok cüzi bir süre zarfında dünya da var iken, var olduğumuz bu süreyi dahi bir şeyleri ispatlamak merkezli geçiriyoruz. Yaşam süremiz ne ispata ne de bir başka insanın hayatını, bir başka canlının hayatını kısıtlamaya uygun değil, etik değil, insani değil.
..
Adamın birisi bir kuş yakalar, kuş dile gelerek yalvarır:
Sen küçücük benimle mi doyacaksın.
Eğer beni bırakırsan ben sana üç öğüt vereceğim ki bunlara uyarsan her müşkülün hallolur.
Birincisini elindeyken, ikincisini şu dama konarken, üçüncüsünü de şu ağaçta” der.
Adam kuşu sıkı sıkıya tutarak
Haydi, söyle, eğer birincisini beğenirsem seni bırakırım.”
Kuşcağız ilk öğüdünü söyler
1)Olmayacak söze kim söylerse söylesin, inanma!
Adam kuşu bırakır. Dama uçan kuş ikincisini söyler:
2)Geçmiş gitmiş şey, kaçmış fırsat için üzülüp ah vah etme”
Benim karnımda 11 dirhem ağırlığında, paha biçilmez bir inci vardı, beni elinden kaçırmasaydın o şimdi senin olacaktı ” der.
Bunu duyan adam ağlayıp inlemeye, başlar.
Bunu gören kuş seslenir: Ben sana geçmiş gitmiş şeye üzülme,
Olmayacak şeye inanma demedim mi?
Benim bütün ağırlığım üç dirhem, karnımda nasıl 11 dirhem inci bulunabilir” der
Bunun üzerine adam: haklısın doğru söylersin, peki üçüncü öğüdünü söyle şimdi der.
3)Kuş: ilk iki öğüdü güzelce tuttun da, benden üçüncüsünü mü istiyorsun.
Anlamayana öğüt vermek, çorak toprağa tohum atmak gibidir. '' der, uçup gider...
..
Tüm öğütler deneyimler tecrübeler yaşadığımız hayatın içerisinde, yine de literatür yaşanmış hayat serüvenlerinden kıssa sunuyor, okuyup izliyoruz, görüp dinliyoruz, insan olarak bizlere tek gerçek kalıyor, aklımızı daha faal, dingin kullanmak, analitik düşünme yetisi edinmek.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın