Down sendromlu insanlar için bilim en basit haliyle şu tanımı yapıyor ; “Down Sendromu çocuğunuzun vücudundaki hücrelerin 46 yerine fazladan bir kromozoma, yani 47 kromozoma sahip olmasıdır. Down Sendromu bir hastalık değil genetik bir farklılıktır.”
Bilimsel kaynaklar, tıp bilimi ve doktor dostlar da derki ; çok erken fark etmek ve bu bilinçle bilerek yaşamak zaman içinde harikalar yaratmanıza sebep olacaktır.Bana da muazzam yazı malzemesi, doktor bilim adamı denilince hata yapmazlar manası çıkmaz ki ! Sayıları çok az olsa da down sendromlular normal olup, diğerleri, bizler, milyarlarca insan kromozom da 1 eksiksek ! Mutlak düşünülmüştür deyip de geçemem, defaten sormak, sorgulamak gerek. Bilim en önemsediğim segment olsada kocaman hatalar yapması olası. Benim hafızamda olan daha asır olmayan süre önce tüm dünya hemfikirdi, dünyada ki tıp bilimi, doktorların tümü cüzzam hastalığını bulaşıcı kabul ediyorlardı. Benim savımın gerçekliği milyar da bir ihtimal değil, biliyorum. Kalemimle tam da farkındalık günü 21 Mart tarihini yeni geride bırakmışken dillendirmek istedim.
Down sendromlu müzisyen, ressam duydum, down sendromlu emeği ile ekmek parası kazananı da gördüm. Down sendromlu hırsız, dolandırıccı, katil, vahşet saçanı ne gördüm ne de duydum. İnsan olmak ve herşeyi tam olmaksa bizimkisi, neden suça, negatif hallere meyilliyiz. İstiyorum, milyarda birlik ihtimal de olsa tekrar araştırılıp tekrar irdelenmeli. Bilim, sanat, kültür dünyası için de olanlar bu konuyu raflarında, çekmecelerin de değil, günlük ajandaların da yer verip takip etmeli ve çalışmaların da yer vermeliler. 21 Mart da tek bir gün hatırlanıp unutulmamalı, birlikte mutlu yaşamanın gereği değil mi ?
Farkındayız, farkında ama çözüm üretme konusunda çok gerilerde ve yetersiz haldeyiz. Yaptığımız iş, makam ve sorumluluk alanımız ne olursa olsun çözüm üreten ya da yeterince yetkili değil isek, tetikleyen, dile getiren olmalıyız. Biliyoruz, hepimiz biliyoruz down sendromlu bir kardeşimiz ya da büyüyümüz arkadaşı, refakatcısı, sahip çıkanı olmadan markete gidip bir ekmek alamıyor. Bu durum down sendromlu kişinin eksikliği ya da yetersizliğinden değil, toplumumuzun hadisendeciliği, vurdumduymaz halindendir. Farkındalık içinde bilinçli insan, akabinde toplum olabilmek umuduyla.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın