Ebedi liderimizin bu veciz sözü günümüze ışık tuttuğu gibi yönlendiricimiz, çaba ve gayretlerimizle yol göstericimiz olmalı. “Umutsuz durumlar yoktur. Umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim. Mustafa Kemal Atatürk”. Sadece bir söz yol gösterici olmaz elbette, yaşadıkları, bu sözü söylemesine sebep uğraşları ve mücadeleleri görmez isek. Evet, ciddi ekonomik sallantıları birebir yaşadığımız günümüzde kendimize bir dinginlik, moralli kalma, yüksek enerjimizi yitirmemek için sebepler ve etkenler bulmalı hatta oluşturmalıyız. Paramızın yabancı paralar karşısında çok kısa bir zaman diliminde hızla değer kaybetmesi tüm halkımızı ziyadesiyle üzmüş, endişeye düşürmüştür. Bu değer kaybı neticesinde ilgili ilgisiz tükettiğimiz tüm emtialar zamlandı, zamlar doğal gidişatın bir sonucu halinde hepimizin bir beklentisi oldu. Zamlar ve akabinde yeni yüksek rakamlara karşılık maaşlıların aylıklarının serbest çalışan çiftçi ve ticaret erbabının da gelirlerinin artması gerekliliği var. Bu döngü içinde kimselerin zarar görmeden, moral ve motivasyonunu yitirmeden, hak, hukuk, adalet duygularından uzaklaşmadan, etik kurallar içinde bu sallantılı durumu atlatmamız gerek. Vücut sağlığımız kadar ruh sağlığımızı da korumak ve muhafaza etmek için temkinli, sakin, sabırlı hallerimizle meseleye yaklaşıp, nasıl oldu sorusundan ziyade ne yapabiliriz sorusunu sormalıyız millet olarak. Umutsuz durum yoktur, ortak akılla, bilinçle, bilimle, kültür sanat gölgesinde düşünüp çözüm ve çareler üretme hali vardır.
2022 Yılı için asgari ücret açıklandı, yeni yıl başların da memur ve emekliler içinde maaşlarına yapılacak zam oranları açıklanacak. Meselemiz, sorunumuz maaşlarımızın döviz ve fiyat artışlarına karşı dengelenmesi değil, daha geniş halkadan bakıp tüm müdahillerin insanca yaşayabilecek makul bir ücrete, gelire sahip olması halidir. Maaş sahibi olmayan ticaret erbabı ve toprakla haşır neşir olan çiftçimiz, hayvancılıkla uğraşan üreticilerimizin de yarınlarını öngörebilmesi, işinden uğraşın vazgeçmemesi. Dünya da ve ülkemiz de hüküm süren korona mikrobu tehdidi devam ederken, her gün optimum 150-250 vatandaşımız hayatını kaybederken, insanımızın yarınlara dair görüş alanının sıfıra düşmesi kabul edilemez bir kaos halidir.
Bu zor ve sıkıntılı günlerden, aylardan kurtulmak mümkün müdür? Elbette, umutsuzluğa düşmenin, karamsar, kötümser düşüncelere sahip olmanın hiçbir getirisi, faydası yok. Türk milletinin son 120 yılda yaşadıklarını, iyi ve kötü diye tanımlayabileceğimiz yaşadıklarını bilerek önümüze ve yaşayacağımız günlere, yıllara bakacağız. Eksiklerimizi tamamlarız, yanlışlarımızı düzeltiriz, aklımız ve doğru düşünce ve isabetli hedeflerimizle negatif halimizi pozitife gidişle dengeleriz.
Hoş laflar edip, laf-ı güzaf sözlerle ne kendimizi avutabiliriz ne de sevdiklerimize teskinler oluşturabiliriz. “Zararın neresinden dönersen kardır” sözü neler ifade ediyor, anlamak, doğru algılamak gerek. Durum böylesi belirsizlik ve endişe verici halde iken yaplan açıklamaya bakalım;
Cumhurbaşkanı Erdoğan, programda 'yeni ekonomi modeli' başlığındaki açıklamalarını şöyle sürdürdü:
"Büyümeyi istikrarsız hale getirmelerine müsaade etmeyeceğiz ve biz bu sarmaldan çıkacağız. Kur-faiz spekülasyonu ile karşı karşıyayız. Dolayısıyla bu spekülasyonu ancak biz engelleriz. Artık cari açık verip bu açığı dış borçla finanse eden değil, döviz kazanıp cari fazla veren ekonomi olma hedefiyle hareket ediyoruz.
"Türkiye, finans piyasaları üzerinden ekonomik tehditlere pabuç bırakmaz. Reel ekonomimiz, bu tehditleri tamamen boşa çıkaracak güç ve kabiliyettedir. Piyasayı bozucu faaliyet gösterenlere ve fiyatlama davranışlarını bozanlara kesinlikle göz açtırmayacağız."
Erdoğan, düşük faiz politikasına devam ederek, seçim öncesine kadar kurda ve enflasyonda iyileşme göreceklerini savundu.
..
Umutsuz durum yoktur diyerek, Deha, ebedi liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk sözüyle yazımda da umut vurgusu yaparak sağlıklı, vücut ve ruh sağlığımızı korumamıza dair yönlendirmeye çabaladım. Umarım ve dilerim ki, ortak akılla bir çıkış yolu, mutluluk ve refaha uzanan yol ve yöntemi keşfederiz, zira insan ömrü çok kısa, böylesi bir tökezleme içinde yaşamak ve dünya yaşamına veda etmek çok fena.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın