Bir çoğumuz için tevekkül ne olursa olsun kabullenmek.
Acaba!!!
Yapman gereken herneyse; bedenen ve zihnen adanmışlıkla gösterilen çabanın ardından oluşum gösteren sonuca razı gelmek...
Neden mi tevekkül???
Ben konuyu yine zihne getireceğim.
Çünkü asıl çözüm buradan başlıyor.
Olanı olduğu gibi kabul etmek. Yani denge.
İyi ve kötü.
İçerideki senle, dışarıdaki senin bütünlük halinde olması için gidilen yol ve bunun ilk basamağı.
MEDİTASYON
Kısaca açıklayayım meditasyonu;
nasılki uyurken hiçbir kalıba ait değil ve hiçbir bilginin esiri değilsin, meditasyon da bu durumun bilinçli halidir.
Yani hiçlik.
Zihnin kölesi olmuş bedende hakimiyet zordur.
Kalbinle görmek, kalbini görmek gerekir.
KALBİNLE TESLİM OLMADIKÇA BEDENİN TESLİMİYETİ RUHUNU ACITIR..!!
İşte bu sebepten gerçekten tevekkül edebilmek o gerçek teslimiyeti yaşayabilmek için içerideki seni özgürleştirmen gerekiyor. Olana anlayış getirerek olanın içindeki iyi ve kötüyü görerek ihlasımızı ( saf niyeti) bozmadan kalbimizle kabullenmek...
Biraz örnek ve yöntemlere değineyim;
tevekküle engel olan en büyük konulardan birini bırakmadıklarımız.
Bir: bağlı mısın? bağımlı mısın?
Bu o kadar geniş bir kapsam ki sevgiden, eşyadan, yiyeceklerden, çocuklardan, ailenden vs....
Ben doğayı severim (bağlı)ben doğası olamayan yerde yaşayamam! ( bağımlı)
Ben çocuklarımı çok seviyorum (bağlı)
Çocuklarım olmadan yaşayamam !!( bağımlı)
Ben kahve içmeyi severim ( bağlı)
Birgün içemeden duramam !! ( bağımlı)
Gibi gibi...
Tevekküle bağlılıklarımıza anlayış getirmekle başlayalım. Herşeyi yoktan var eden ve tek sahibi olan yaradanın senin dünya hayatını, yaşantını güzelleştirmek ve kolaylaştırmak için sunduğu herşeyin kaynağının 'O' olduğunu ve sana emanet edildiğini ( çocuklarımız da ); sahibi değil de sahiplendirildiğini bilerek şükrederek yaşamak.
Zarar vermeden, ihtiyacından fazlasına göz dikmeden ( yemek, sevgi,eşya vs..).
Bağımlılıklarımız da ise: neden vazgeçemdiğimiz, bizi ona iten derindeki sebep, aslında kendinle kalmaktan neden korktuğun, olanı olduğu gibi neden kabullenemeyiş halinin açıklanamayan duygu durum bozukluğu.
Zihni fazlasıyla meşgul edip, geçmişinle yaşamaya zorunlu kılan, yaşadığın an'ı kaybedip an'dan tat almanı engelleyen zihnin saplantı hali.
(Oysa ki hafıza geçmiş deneyimlerle edindiğimiz bilgiyi şimdiki zamanda kullanmak için hatırlama eylemi ile yardımcı olan bir araç olarak kullanır.)
En çok bana anlatılan konulardan bazılarını örnek vereceğim;
Sevgilisini ne olursa olsun bırakmayanlar.
Mutsuz ama boşanamayanlar.
Eski ama hâla vazgeçemediğiniz eşyalar.
Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi yaşantımıza dahil olan herşey ve herkes aslında bir sebepten vardır veya var olur.
Kişiler ve maddeler sen bilmesen de bir şekilde senle bağlantılıdır ve Allah'ın var ettiği herşeyin bir görevi vardır bu dünyada. Örneğin; boşanmış olsalar bile evebeynler için o çocuğun dünyaya gelişidir, sevgililer için o an hissetiği sevgi açlığının tatminidir, eşyalar ihtiyacın karşılanması içindir. Onlara saplanıp kaldığımızda, bu bağımlılıklar ile doldurduğumuz tüm alanlar yüzünden kendimizi, gerçek ihtiyaçlarımızı görnemeye, olanı kabullenmeme ve olanla mutlu olmama haline bürünürüz. Tevekkülden uzak, mutsuzluğun ve doyumsuzluğun esiri oluruz.
Keşke dememek için tevekkül.
KADERE İMAN EDENİ " KEŞKE" SÖZÜ RAHATSIZ EDER.!!
Çalınan her kapı hemen açılsaydı, ümidin, sabrın ve isteğin derecesi anlaşılmazdı. – Hz Mevlana
UNUTMA Kİ MUTLULUK!!
HER ŞEY İSTEDİĞİN VE HER ŞEYİ ELDE ETMEKLE İLGİLİ DEĞİL..
AYNI ZAMANDA SAHİP OLDUĞUN HER ŞEYİN TADINI ÇIKARMAKLA DA İLGİLİDİR.
Enfes anlatım harikasınız ???
Naciye
10-11-2022 10:42