Gör, düşün ve anla
Kalp gözüyle görmek ve anlamak anlamında kullanılan tefekkür; İslami ve bir çok entelektüel inanışların, öğretilerin açıklamalarını içinde bulunduran insanı bir çabayı teşkil eder.
Bu günkü yazımın konusu benim için çok kıymetli ve özel. Aşağıda açıklayacağım kendimce yine örnekler vereceğim bu konu aslında 'bence' hayatın formülü!..
Tefekkür üzerine anlatmaya başlamadan önce bir kaç püf noktaya değineceğim.
Nazar; asıl anlamı "gözle bakmak" anlamına gelir.
Tezekkür: "hatırlama ve anma" ( hem lisanen hem de kalp ile ) anlamına gelir.
"Hiçbir şey göründüğü gibi değildir!.."
Önce bakmakla başlar.
Nazar; bakmak ve tefekküre dalmak. Hayatın formülü demiştim ya gerçekten benim için tam olarak ifadesi bu. Şunu biliyorum ki hayatta herşeyin bir matematiği var. Hiçbir şey sebepsiz var olmadı ve hayatlarımıza sebepsiz yere dahil olmuyor. Doğanın, insanın ve tüm evrenin sisteminin senin yaradılışına hizmet etmiş olması; şu an yazacaklarım kadar basit cümleler ile asla anlatılamayacak kadar büyük bir matematikdir.
YARATILAN HERŞEY YARADAN'A DELİLDİR
Kimimiz farkında ama önemsiz , kimimiz görmedi, kimimiz anlamak istemedi bu sistemi. Çünkü sunulanlara teşekkür etmek; yapılan eylemin içerisindeki güzelliği görmekten geçer. Dünyevi duyguların tatmini için önce tefekkür etmek gerekir. "Hiçbir şey karşıdan gören bir göz olmadığı sürece güzelliğini ıspat edemez!.." Çok güzel rengarenk bir kuş düşün şimdi, evet düşüne biliyorsun çünkü daha önce gördün. Şimdi o kuşun sen olduğunu düşün ve kendini görebileceğin hiç bir yansıma veya ayna yok. O güzelliğin sende ki anlamı ne olurdu?.. Ne renklerini ne de desenlerini nasıl göründüğünü asla bilemeyeceksin. Şimdi yeryüzünde var olan ve gördüğün herşeyi düşün renkler, şekiller, sineğin kanadında ki sonsuz renk kartelası ne kadar uçsuz bucaksız ve muhteşem değil mi?.. Bunlar sadece sen güzel gör diye var olmuş da olamaz. Peki yoktan mı var oldu?..
Gördüğün tüm güzellikler yüzlerce perdenin arkasından sana yansıyan esas kaynağın sadece bir yansıması. Kaynağını tezahür bile edemeyeceğimiz!..
YARATILAN'I SEVERİM YARADAN'DAN ÖTÜRÜ
Sadece küçük bir tohumun dönüştüğü ağaç formu bile her türlü canlıya yiyecek, dinlenme alanı, doğa olaylarının koruyucu kalkanı, kullandığımız bir çok eşyanın ham maddesi, vs... anlatmakla bitmeyen hizmet hali. Ve bunlar sana karşılıksız sunuluyor.
Şöyle çok basitçe örneklendireceğim. Bir iş yerine yeni başlıyorsun. İş süresi içerisinde yapman gereken herşey belli, sistem belli. İş yerindeki herkesin elinde bir formül var birleştiğinde sonuç alınacak. Ve bu işi kolaylıkla yapabileceğin tüm ekipmanlar patronun tarafından hazırlandı. Şimdi günün sonunda kendine tüm bu ekipmanlar ve iş arkadaşların olmasa ( bu olanaklar olmadan) bile ben yaparım diye biliyormuyosun?.. yoksa o sistemi ve olanakları sunanlara teşekkür mü ediyorsun.
Neden mi?.. Bu örnekler. Çünkü bir çoğumuz 'akli görmeyi', 'kalbi ile görmeden' önce tercih ederiz . Kalbi ile görmek ve anlamak için ( yani "tefekkür için") şükür ve minnet gerekmektedir. Oysa ki kimseye muhtaç olmadığı düşünmek çaresizliğin ucuzlukçudan alınan maskesidir!..
Duyuların ötesinde bir anlayış biçimidir tefekkür. Sadece bir şeylere dokunmak, sahip olmak değil. Sahip olmadığını, olamadığını hatta olamayışının senin için aslında neye hizmet ettiğini nasıl bir güzellik içerdiğini anlamaya çalışmaktır. Araştırmak ve anlamak günümüz sorunları içerisinde önemli bir nokta. Oysa ki günümüz insanları için kullanılan sözcükler , aşılanmaya çalışılan sistemde; düşünme, sorgulama, anlamaya çalışma!.. demek için üretilen zehirler o kadar basitçe enjekte ediliyor ki. Örneğin şu söylem; herşeyi akışına bırak!.. Bu öğreti veya bir psikoloji taktiği değildir.
"Tevekkül" Hiç değil!..
Bakıp anlamak"nazar" , araştırmak, mananın sunacağı yolda yürüyüp dikenleri,gülleri görmek "tezekkür etmek" sonuca ulaşmadan tefekkür edip tevekküle geçmek. Bu söylem sizi ilmin ve kalbin matematiğinden uzaklaştırmaya çalışan sorgusal ve düşünsel olarak zayıflatmaya çalışan bir yöntem önermesidir.
Keza; mutluysan yap cümlesi için de aynı şeyleri söyleye bilirim.
"Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde akl-ı selim sahipleri için pek çok delil ve ibretler vardır."
Âl-i İmrân Sûresi(3) 190. Ayet
Gören göz, algılayan bir zihin, duyan bir kalp yeter insana. Bazen sorarlar ya en sevdiğin mevsim hangisi diye?.. hiç düşündün mü?.. sadece en sevdiğin mevsim yaşanmış olsaydı mesela yaz!.. Sadece kuraklık ve açlık ile mi sonuçlanır dı bu durum. Ya da sadece kış!.. Her mevsim , gün batımı , rüzgar, yağmur, çamurun görmek istemesek bile bir anlamı ve hizmeti var. Sadece kendimiz üzerine bile tefekkür etsek bir çok şey değişecek hayatımızda.Parmakların olmasaydı? Nasıl tutacaksın? Vs...
YAPMAM GEREKEN TEK ŞEY ŞÜKÜR ETMEK!..
DERLER YA EN İYİ TERAPİ GÜLÜMSEMEKTİR
"TEVEKKÜL VE TEFEKKÜR OLMADAN TEBESSÜM DE OLMUYOR."
UNUTMA Kİ!..
HER TEBESSÜM KAHKAHAYA DÖNÜŞÜR!..
Her günün ışığı yüzünde tebessüm oluşturması dileği ile...
Derya ONUR
Merhaba Derya hanım,çok güzel bir yazı olmuş kaleminize sağlık.
GÜLNAZ
16-12-2022 12:56