Nasıl oluyorsa yaşarken hayatımızı zindan edenler öldüklerinde, cenaze namazı sonrası sorulan soruya ekseriyetle yalan, yanlış cevap veriyoruz. Kendimize yalan söyleyip yalan yanlış davranmak mı yoksa o törende ki insanlara gerçek düşüncelerimizi belli etmeyip aynı yalan yanlış yumağına, girdabına girmek mi? Nedir ki şu kısa ömür süresinde dürüst olmaktan ayrılma içgüdüsü, tutumu, muamma.
İyiydi deme ikrarı yanlışsa deme, kötüydü demek hali de genel kanaatine uygun değil, anladım, tanıyamamışım de geç.
Tanıyamamak bir süreç sonunda nihai bir durum tespitidir.
Olduğun an ve yaşanan süreç eşdeğer değilse, yaşananlar ve sonuç eşleşmiyorsa tek eksik olan, suçlu olan da sen değilsin, karşı tarafın da en az sen kadar uğraşı, çabası olmuştur, suçun paydaşıdır.
Bilmemek, tanıyamamak, anlayamamak, anlamlandıramamak bir eksiklik ve yetersizlik değil, süreç içi gelgitlerin, tutum ve davranış bütünlüğünün nihayetinde patlak verip yanlış sonuçlarla yüzüne çarpması halidir. Kendine dürüst olmayı dene ve kabullen, yüzleşme yaşayacağın sonraki hayatın mutluluk iksiri olacaktır.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın