Kendimizi, ailemizi, yaptığımız işi, eğlendiklerimizi ya da beğenip beğenmediklerimizi anlatıp yazarken, ne koyuyorsak ortaya, bu bir tanım değil kendi bakış açımıza göre değerlendirme şeklidir.
..
Ağır işçilerin işleri hakkında ne düşündüklerini incelemek üzere araştırmayı yürüten bir görevli, bir inşaat alanına gönderilir. Görevli, ilk işçiye yaklaşır ve sorar:
– Ne yapıyorsun?
İşçi öfkeyle bağırır.
– Nesin sen, kör mü? Bu parçalanması imkânsız kayaları ilkel aletlerle kırıyor ve patronun emrettiği gibi bir araya yığıyorum. Cehennem sıcağında kan ter içinde kalıyorum. Bu çok ağır bir iş, ölümden beter…
Görevli hızla oradan uzaklaşır ve çekinerek ikinci işçiye yaklaşır. Aynı soruyu sorar:
– Ne yapıyorsun?
İşçi cevap verir:
– Kayaları mimari plana uygun şekilde yerleştirilebilmeleri için, kullanılabilir şekle getirmeye çalışıyorum. Bu ağır ve bazen de monoton bir iş, ama karım ve çocuklarım için para gerekli sonuçta bir işim var. Daha kötü de olabilirdi.
Biraz cesaretlenen görevli üçüncü işçiye doğru ilerler.
– Ya sen ne yapıyorsun?
İşçi kollarını gökyüzüne kaldırarak;
– Görmüyor musun? Bir mabet yapıyorum.
Her üç işçi de aynı işi yapıyor olmalarına rağmen hepsinin yaptığı işe bakış açıları farklıydı. Biri için eziyet olan iş, diğeri için mecburiyet, bir diğeri için ise üretmenin, yapılan işin bir parçası olmanın mutluluğuydu.
Hayat akarken yaptığınız işle hayatınıza ve başkalarına değer katarsınız. Bu değerin kıymetini işi yapan kadar, işi yaptıranda verse…
..
Yaptığımız iş gibi yaşadığımız hayatın her anı her basamağı her dönemecinde kendi bakış açımız, bilgi ve deneyimlerimiz, beceri ve yeteneklerimiz, eğitim, öğretim seviyemiz, etik, insani değerlerimiz etkili ve etkendir. Bu basit tanımlama hali dahi bize şunu öğretir, öğrenip dinlediklerimizde, okuyup gözlemlediklerimizde müdahili her insanın ektisi ve etkileşimi vardır. Öylesine derin bir mevzu, sıkıntılı bir haldir ki insandan bilgi almak, tanım yapmalarını istemek, aynı kişiden dahi farklı süreçlerde, alakasız tanım ve değerlendirmeler dinlememiz mümkündür. Bilim ve teknoloji hangi seviyede gelişiyor olursa olsun insan beyni ve düşünme, değerlendirme yetisi gelişkin ve kaimdir, dikkat ve farkındalığını kaybetmez ise en isabetli sonuca varmak en isabetli yolu belirlemek insanın aklı gibi vicdanı, duyguları, hislerini de canlı tutması, faal kullanımı ile mümkündür.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın