Varamazsınız farkına, emperyalist dünya düzeninin, kapitalist uygulamaları hayatımıza girmiştir bir kere. Karşı durursunuz, kabul etmezsiniz, aksi söylemler de bulunur, ahkâmlar kesersiniz de, olmaz, yine de olmaz. Sistem öylesine gelişim sağlamış, öylesine yayılmıştır ki, fakına varmadan dahi, düşünce, karar ve duygularınıza dahi hükmeder. Mesele somut hallerinden uzak, soyutunuza, ruh dünyanıza girer. İstisnai farklılığa sahip olsanız da mücadele edemez, yenik düşersiniz, yenik düşeriz, bu zalim sistemin kölesi olmuşuzdur.
Duygularımın depreştiği, sevme arzumun tavan yaptığı günleri yaşar iken, “TAM SEVECEKTİM Kİ” o da ne, şubat ayındaymışız. Bu ay değil miydi sevgililer günü, evet bu ay, 14 Şubat olarak hatırım da kalmış. Hadi sev o zaman, duygular var ki takvim ve gün falan bilmez. Akıl var bir de, analitik düşünmek zorundadır, az plan, az program, az analitik düşünmek zorundadır. Sevdin, sevdiğini söyledin, akabinde bu ilk sevgililer gününü boş geçemezsin ki. Duruşun, aklın, duyguların hayata realist bakışın, sana bilmiyordum, haberim yoktu, bana söylemediler dedirtmez. Kapitalizm ve dayatmaları böyledir, her yıl kutlanan günlerin hiç birisine karşı olmasam da, akıl süzgecinden geçirme halini, her hal ve durumun anlaşılır seviye ve samimiyetinden yanayım. Sevmek için de seveceğin kişinin bu yeterlilik de ve erdemli olma seviyesin de olma gerekliliği var. Nasıl derler di; kendin yazıp kendin okuyorsun, kendin söyleyip kendin dinlemek gibi. Yürünecekse bir yol da, mutlak anlaşılır, anlayabilir temel şartını göz ardı etmemek gerek.
İnsanlara yayılmış, kabul görmüş gün, hafta gibi belirginliklere sırtını dönmeden, anlamak, anlaşılmak gerek. Mutlu olmak ortak hedefin de, tüm ezberleri, dayatma hallerini iyi irdelemek gerek. Madem varsın insansın, düşünüyorsun, ezberlere karşı çıkmak ayrı, kölesi olmak, biat etmek, sürü psikolojisi ile yaşamak ayrı. Öylesine bir tavrı olmalı ki insanın, imkânsız, yetersiz haller bir yana, her şeyler ideal olsa dahi kendi kural ve doğrularını hayata, en azından kendi hayatına alabilmeli. Sevgililer, anneler, babalar vb günlerin takvimsel tespitine dönüp sırtını, yaşadığı herhangi bir günü ben bugünü “sevgililer günü” gibi yaşayacağım özgürlüğün de ve iradesin de olabilmeli.
İnsanı özel kılan, farklı kılan da “KENDİN” olmak değil mi. Prensipleri olan, an için, süreç için, farklı tüm hal ve gidişat için, anın da fikir üretebilen, hayata geçirebilmen halleri. Yılın herhangi bir günü hatta saatin de, hadi uzat elini, kalk gidiyoruz, sahilde köşede salepçi var demek, salepleri içerken belki tek taş yüzük bir gül goncası ya da alnından bir sıcak öpücük değil mi? Düşünün, hayal dünyanızdaki sınırları kaldırıp tüm duvarları yıkın. Sevginiz ve sevmelerinizde ki sürekli ve istikrarlı hal en iyisidir. Devlet dairesi standardı, bürokrasisi sıradanlığı dışın da, güzellik, sevinç ve mutlulukları serpiştirme halidir. Ruhunuzu ne takvime ne de mekân ve alışıla gelmiş uygulamalara köle etmeyin. Kendiniz olun, kendiniz gibi yaşayın kendi halinize eşlik edecekle yaşlanın.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın