Neler yaşadık neler yaşayacağız, hayır, öyle çok geniş bir zaman diliminden bahsetmiyorum. Son üç, dört ayı hatırlamamız, tam ve ayrıntıları ile anlayıp tüm çalkantılı halleri ile algılamamız yeterli. Güzel ülkemiz de ekseri yaşayan yurttaşımız ne makroekonomiden anlar ne de mikroekonomiden, ne düşünüp ne yaptığı da alenen ortada, namusuyla şerefiyle çalışıp, ele güne muhtaç kalmadan, insan gibi yaşamaktır tek gayesi. Masumca bu istekte olan on milyonlarca yurttaşımız varken, neden her küçük sallantıda, belirsizlikte, gelgit hallerinde yine zara gören kendisi oluyor, sonuçlarda en fazla zarar görüp sıkıntı çeken hep kendisi. 2021 Eylül ayında başlayan sonraları daha bir ivme kazanan döviz çalkantıları ve akabinde neredeyse her emtianın, birinci derecede ki tüketim mamullerinin zamlanması, fiyatlarının artması. Devletimiz farklı bir ekonomik yönetim modelini masaya sürüp uygulamaya koydu. Döviz rakamlarında gerileme olduğu gibi tedirgin halde kısmen de olsa savuşturulmuş oldu, iyi, güzel. Döviz artışından ilham alıp fiyatları yükseltilen her bir metanın, malzemenin, tükettiğimiz ürünlerin fiyatlarının da makul bir seviyeye çekilmesi, fiyatların dengeli bir hale getirilmesi gerekmez mi? Evet, hep birlikte gerekir desek de maalesef biz halk olarak etik yaşam şeklinden, akıllıca vicdanlı kararlar almaktan uzağız.
Korona çıkınca kolonyayı 5 katına satan esnaf fırsatçı mı?
Yangın çıkınca yangın eldivenini 5 katına satan esnaf fırsatçı mı?
Kar yağınca kar zincirini 5 katına satan esnaf fırsatçı mı?
Dolar ve Euro, Sterlin ve diğer döviz türlerinin değer kazanmasını fırsat bilip sattığı, pazarladığı ürünlere zam yapan, fiyat yükselten esnafımız, ticaret erbabımız bu hareketlenmeler esnasında kendisini güvende tutma çabasını anladık, iyi de döviz geri çekildi ve frenlendi, yapılan zamların geri çekilip normalin devamının sağlanması en doğrusu değil mi?
Elbette, esnaf ve ticaret erbabı yurttaşımıza serzenişte bulunurken dolar %36 düştüğünde elektriğe, doğalgaza, akaryakıta indirim yapmayıp, vergilere %36 zam yapanları da eleştirmek görevimiz. Bildiğiniz üzere elektrik, doğalgaz, akaryakıt ve tüm uzantılarının maliyet ve satış fiyatlarını belirleyen binlerce kişi ya da şirket değil ki! Devlet kurumları ve fiyatları belirleyen birimler, kış ayların da ve soğuklar da, açlık bir yana dengesiz ve eksik beslenme dahi büyük tehdit madem, yurttaşımız makul düzeyde ısınıp beslenmesin mi? Yazılı ya da görsel medya da hatta sosyal medya da kendince serzenişte bulunan isyan eden yurttaşlarımız olsa dahi milyonlarca insanımız kendisini kendi inzivasına hapsetmiş anlatmadan dinleyen, göstermeden bilip anlayan devlet kulağı, gözü beklemekte.
Türk milleti olarak elbette her ferdin kendi işini ve kendi faaliyet alanında ki uğraşlarını en iyi en başarılı şekilde yapmasıdır beklentimiz. Kriz hallerinden dahi fayda edinmek, çıkar sağlamak, menfaat beklentisine girmek, yasal değil, ahlaken doğru değil, en önemlisi ve vazgeçilmez temel doğrumuz, insani değil.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın