Öyle ya, çok defa fazlaca düşünüp araştırma soruşturma yapmadan suçlu olanı da masum ve suçsuz olanı da tespit ederiz. Tespitimiz bizim polis, hafiye, savcı gibi uzmanlık gerektiren mesleklerden olmamızı gerektirmez, insan olarak aklımızı kullanmamız kâfidir. Size bir metin yazacağım, yaşanmış mı yoksa kurgu mu tespit edemedim, bilemedim, beyin fırtınası yapıp suçluyu kolayca tespit edemeyip afallayarak düşüneceğiniz birçok bilinmeyenli matematik problemi türünden.
**
Müzede sergilenen Roma sikkelerini sahteleri ile değiştirip koleksiyoncuya satmaya kalkan müze müdürü orijinal sandığı sikkelerin sahte olduğunu koleksiyonerin incelemesi sonucu daha önceden zaten önceki müze müdürünce sahtesi ile değiştirildiğini anlayınca savcılığa suç duyurusunda bulunmuş.
**
Evet, beyin fırtınası yapacağız, düşünüp suçlu ya da suçlular kim, kimler tespit edip bir kanaate varacağız. Hayır, o kadar da kolay değil, suçlu o, suçlu şu demeniz yeterli değil, sebeplerini de gerekçe ve alt sebeplerini de belirtmeniz gerekiyor.
Hayır, konumuz ne müze, ne müze müdürleri ne de çalınan sikkeler, sadece çok yönlü düşünmemize uygun diye çapraşık, karışık olayları, sorunları çözmek için hangi yol ve yöntemi kullanıyoruz ve de doğru mu? Suçlu olduğu halde aklanıp beraat edenler, suçsuz olduğu halde özgürlüğü kısıtlanıp hapishanede ömür tüketenler ve hepsinden önemlisi kamuoyu önünde ki oluşturdukları kanaat ve düşünce silsilesi.
Oluyor, bazı defalar oluyor, bir sırrı alenen söylememek adına kendi özgürlüğünü feda edip esaret altında yaşamaya razı gelenlerimiz var. Oluyor, bazı defalar da kendi özgürlüğünden tavizsiz kendi özgürlüğü için birden fazla kişinin suçlu görünüp cezalandırılmasına da razı gelenler oluyor.
Meseleyi suç ve cezadan uzaklaştıralım, bazı diyalog ve ilişkilere indirgeyelim. Bir insan ya da bir mesele de bir kanaat oluşturmamıza sebep yine görüşlerine, şahitliğine, fikirlerine başvurduğumuz insan ya da insanlar değil mi? İnsan bir hikâye anlatıyor, anekdotu sunuyor istediği kanaate ulaşmamız için de eklemeler ve çıkartmalar yapıp süslemelerle yönlendirmeler yapabiliyor. Bizim insan olarak, saygın bir fert, duruşu tavizsiz bir birey olarak, kendi beynimizle, hissiyat ve duygularımızla doğru kanaate ulaşmamız gerekiyorken, aldanıyoruz, gerçek ve ideal kanaate varmamız gerekirken, düşünme ve fikir edinme şeklimiz dahi saptırılıyor.
Farkında olmak ya da zamanla farkına varmak arasında çok uzak bir yol vardır ki, bazen esarete, başarısızlığa, adaletsizliğe, kabalığa, iticiliğe kadar gider. Evet, yazmak zordur ama bu gidişat ölüme kadar götürür insanı, farkında olmak ya da zamanla farkına varmak, insanın meseleleri tüm altyapısı ve gerekçeleri ile doğru ölçüp biçmesi gerekir. Doğru veri ve çıktılarla ideal ve şüphesiz doğru bir sonuca ulaşması gerekir ki; kendisine ait bir ömrü doğru yaşamanın yanında etkili olduğu insan ve insanlara da doğru tetikleme yapabilsin.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın