Hayat her gün alınacak kararlarla doludur. İnsanlar çoğu zaman verecekleri zor kararların sonucundan endişe duymamaktadırlar. Çünkü önce kararların eksisi ve artısı tartılır. Artısına yönelir ve ona göre hareket edilir. Hayat insanları verdikleri kararlarının sorumluluğunu almaya zorlamaktadır. Hayat insanlara eylem ve davranışlarından doğan sonuçları göstermektedir. Böylece her karara bağlı sonuçlarla yüzleştirmektedir.
Bazen insanlar kendisine ve veya çevresindekilere ağır sonuçları olan kararlar verebilmektedirler.
Geçmişte yanlış karar verdiğine inanan insanların bir kısmı kendisine kızabilmektedirler. Utanmakta, kendilerini yargılamakta, kendilerine yüklenerek kendilerine işkende dahi etmektedirler.
Özellikle ciddi zararlar gören bazı insanlar yıllarca kendilerini affedememektedirler.
Oysa kendisine yüklenmek, kendisini suçlamak anlamsızdır, çünkü genelde her normal insan karar anında bilgisi doğrultusunda doğru olduğuna inandığı yönde karar vermektedir. Dolayısıyla geçmişte verdiği karardan pişmanlık duymak, acı çekmek anlamsızdır, çünkü o zaman farklı yönde bir karar veremezdi.
Yanlış karar verdiğini zamanla gören insan pişman olabilir ya da kendisine yüklenerek kendi kendisine işkence edebilir. Lakin pişmanlık ile kendisini suçlamak arasında fark vardır.
Pişmanlık sorumluluk almayı suç ise cezayı sorgulamaya yol açmaktadır.
Pişmanlık duygusu insana bilgi eksik olduğun da neler olabileceği göstermektedir.
İnsan bu duyguya direnmeden kabullendiğin de gelecek kararlar için muhakemesi güçlenmektedir. Aynı zamanda insan sonuçlarına katlanmakta, düzeltilebilecekleri düzeltme yoluna girecektir. Kendisine kızmak ise kendisini suçlu hissettiren mental bir eylemdir.
Kendisini suçlamanın arkasında yatan tehlike ise suçluluk duygularında saplanıp kalmaktır. Kendisini suçlamak kendisini yargıladığını, kendisini cezalandırdığı, kendisini değersizleştirdiği, kendisini hayatın alt metni haline getirdiği noktaya taşımaktadır. Rahatsız vicdanı kendisini cezalandırmanın enstrümanı olmaktadır. Aynı zamanda hem kendisinin hakimine, hemde cezasını çekmek zorunda olan suçluya dönüşmektedir.
Fakat vicdan ceza ın enstrümanı değildir. Vicdani muhakemenin görevi mevcut şartlara göre daha iyi hatta mümkün mertebe en iyi kararlar aldırmaktır. Zamanında doğru olduğuna inandığı kararın fakat zamanla yanlış olduğunu görünce kendisini suçlamak dolayısıyla vicdansızlıktır. Bu da sonra sorumluluğu anlamamasına neden olmaktadır. Vicdan mental cezalandırma kurumu değildir. Vicdan geçmişte yapılan hataların düzeltilmesiyle ve yenilerin önüne geçilmesiyle meşguldür.
Bazıları düzeltilemesi mümkün olmayan zararlar olsa da,
olduğu kabullenmek en doğrusudur. Bir insan birisine ağır zarar verdiyse, bu ağır suç olarak geçmektedir. İstese de istemese de bununla yaşamak zorundadır. Suçlamak yıkıcı olur. Suçlamakla insan olarak değeri silinmektedir. Bir insan olduğu, iyi yönlerinin de olduğu görünmemektedir. Yaptığı ve yapacağı her şey
kötü olarak değerlendirilmektedir. Bir insan kendisini veya başkasını suçladığın da içinde mevcut olan iyiliği de gömmektedir.
Bir insan kendisinde (veya başkasında) sadece kötüyü görürse, kendisini kötü hisseder ve kendisine ve başkalarına güvensiz davranır.
İnsan her kendini suçladığında ruhuna doladığı urgan kalınlaşmaktadır. Suçta saplanan lanetlenmiş gibi yaşamaktadır. Kendisine ve başkalarına da şans tanımamaktadır. İçine çekilmekte ve canlılığı dışlamaktadır. Suçlulukta saplanıp kalan kendisini ömür boyu yargılamaktadır. Kendisinin yarattığı hapishanede yaşamaktadır.
İnsan kendisine karşı suç işliyorsa, görevi bu suçunu düzeltmektir. Fakat insan kendisinin acımasızca ve ağır yargılayan hakimi olabilmektedir. Suçun telafisi yerine kendisini affetmemeyi seçmektedir. Suçta utanç ve kendisine yönelttiği, içten içe yiyip bitiren, yakan öfke vardır, çünkü kendisini toplumsal veya ahlaki açıdan başarısız olarak değerlendirmektedir.
Suç ve suçluluk duygusu neyden beslenir?
Suç; iyi olarak kabul gören, kötü olarak lanetlenen, toplumsal ve kişisel ahlak ve değerlerden beslenmektedir.
Özellikle insanın iyi veya doğru olması için neyin nasıl olmak zorunda olduğu ile ilgili inancından beslenmektedir. Bu düşünce dokusunda hatalar yasaktır ve lanetlenmektedir. Böyle bir yapıdaki biri için her yanlış karar kendisine bakış açısından derin ‘kirli’ izler bırakmaktadır.
İnsanın benlik algısına göre yanlış kararlarının sonuçları derecesi değişmektedir.
Kendini suçlama kısır döngüsünün çıkışı ise kimin suçu yerine neyin suç olduğunu
sormaktır. Böylece farklı bir açıdan yaklaşmak mümkün olacaktır. Kendisini suçlama nedenini ortaya çıkarmaktadır. Çünkü çoğu zaman suçluluk duygusunun derecesiyle gerçek suç arasında objektif bir bağ söz konusu değildir.
Karar verildiği zaman yaşam koşulları nelerdi? O zamanlar sonradan sahip olduğu bilgiler ve tecrübeleri mevcut olmadığından kendisini nasıl hissettiğini, nelere inandığı, ne net değildi, neyi bilmiyordu, neyi göremedi, neyi ön göremedi, neyi değerlendiremedi, yanında destek olan,
düşünmesine sevk eden kim vardı ya da biri var mıydı, karara başkaları da katıldı mı? gibi soruların cevabı suçla özdeşleşmeyi görecileştirecek hatta ortadan kaldıracaktır.
İnsanın hata yapabileceğini, mükemmel olmadığını, insan olduğunu, İlah olmadığını kabul etmek (hatta telafisi mümkün olmayan ağır sonuçları olan kararlarda da) hafiflemekte yardımcı olacaktır. Bu şekilde geçmişin ve şimdinin sorumluluğunu alabilecektir.
Sorumluluk almak her zaman yapıcıdır, çünkü çözümlenmesi gerekenle yüzleştirmektedir. Mecbur bırakmakta ve gelecekte daha gelişmiş bir sorumluluk bilinciyle hareket etme becerisini vermektedir.
Hafif suçlar bir özür ile telafi edilebilirken, ağır suçun telafisi (önceden yapılan yanlıştan bağımsız olarak) daha iyi adımlar atarak mümkündür.
Hayat insanı her zaman yeni seçim sunmaktadır. İnsan sorumluluktan kaçmayı ya da her şeye rağmen üstlenmeyi seçebilir. Sorumluluk seçildiğinde ise hayat insanı mükafatlandırmaktadır.
Kaçmayı seçtiğinde ise hayat onu daha çok zorlayacaktır. Daha karmaşık ve aşılması güçleşen sorunlar yaşatacaktır…
Haftaya Haber caddesinde başka bir konuda buluşmak üzere Kalın Sağlacakla
HANIM DEMİRBAŞ
UZMAN SOSYAL PEDAGOG VE
AİLE DANIŞMANI
Yorum Yazın