Bugünkü yazımda ne yazayım diye uzun uzun düşündüm, sonunda kalemimden bu çıktı, “Şövalye Ruhu”
Şimdi bu konuyu niye seçtin diyenleri duyar gibiyim.
“Şövalyelik” farklı bir tanım, benim sizlere anlatmak istediğim “Şövalye Ruhu..”
Biraz kitap karıştırsak, Şövalye ruhu nedir diye bir soru sormaya kalksak, karşımıza şöyle bir tanım geliyor.
“Şövalye Ruhu” akıl ve vicdanla hareket eden irade gücü ve özgürlük demektir.
Yani şövalye ruhu taşıyan bir erkekten bahsedecek olursak, centilmen, kibar; ama bir o kadar da delikanlı erkek profili karşımıza çıkar, asil, adil ve anlamlı bir hayat sürmek insanı şövalye ruhlu kılar.
Tek başınalık, tevazu, şükran, onur, dostluk, sadakat, dürüstlük, cesaret, adalet, cömertlik, disiplin, adanmışlık, inanç, ve sevgi.
İşte anlatmak istediğim de bu Şövalye Ruhlu insanlar. Çoklarıyla karşılaştım ben, hep hayranlıkla izledim, onları idol olarak aldım aklıma, bilirim ki şövalye ruhlu erkekler, kadına karşı nazik, çokça aşık ve delikanlı olduğu kadar gerektiğinde de fedakarlıktan kaçınmayan, düelloda canını vermeye hazır, dürüst ve adil savaşı benimseyen kimselerdir.
Ben gerçek dostlarımı, hemcinslerim arasında işte bu şövalye ruhlu olanlardan seçtim, sohbet toplantılarına katıldım, onlarla birlikte içki masasına oturdum.
Biraz da akademik olarak konuya girmek istiyorum: Şövalye ruhunda bulunan yedi erdemi tek tek araştırdım, çok hoşuma gitti , size de anlatmak istiyorum bunlar nelerdir derseniz:
1- CESARET : Temel yapı taşıdır en zor anlarda dahi kararlı ve sakin kalma yeteneğidir.
Şövalyelerin fiziksel cesaretinin ötesinde saygı duyulmasına sebep olan ahlaki cesaretleridir.
2- ONUR : Tüm davranışlarının altyapısıdır onur ve şeref. Verdikleri sözleri yerine getirmek büyük bir gurur meselesidir, dürüstlük ve sadakati korumak çok önemlidir. Bir şövalye ahlaki ikilemde kaldığı zaman canı pahasına da olsa onurunu koruyan yolu seçer.
3- ADALET : Adaleti sağlayarak dünyayı herkes için daha iyi ve adil bir yer haline getirme istekleri vardır.
4- MERHAMET: Gerçek gücün başkalarını yenmek, ezmek, öldürmek ile alakalı olmadığını biliyorlardı. Savaşın ortasında bile rakiplerine karşı bağışlayıcı oluyorlardı. Rakibini bağışlamak zayıflık göstergesi değildi. Bu duygular üzerindeki ustalıkları yüksek bir ahlaka sahip olduklarını gösteriyordu. Yendikleri kişilerin bile saygısı ve hayranlığını kazanıyorlardı.
5- CÖMERTLİK: Servetlerini kendilerine saklamıyor; sanatçılarla, müzisyenlere, zanaatkarlarla paylaşarak kültürel ortamı teşvik ediyorlardı. Muhtaçlara, hastalara ve ezilenlere bakmayı görev olarak kabul etmişlerdi.
6- İNANÇ: Sarsılmaz inançları vardı, bu inanç kararlı kalmalarına, eylemleri için teselli ve amaç oluyordu. Kendilerini masumların koruyucusu olarak görürlerdi.
7- ASALET : Doğuştan değil şövalyelik asaleti, şövalyelik kurallarına uyulması ile kazanılırdı. Başkalarına nasıl davrandıkları ve yaptıkları eylemler onlara gerçek asaleti getirirdi.
İşte bu yedi erdemi taşıyorsanız ne mutlu size, inanıyorum ki, bu dünyada yaşamımızda ruhumuz hala bir şövalye tarafından dokunmaya muhtaçtır.
Ama günümüze bakarsak, maalesef görüyoruz ki şövalye ruhlu adamlar gitti ve onların yerine kaba ruhlu, centilmenlikten uzak, bencil, karşındakine değer vermeyen, sadece kendi menfaatlerini düşünen çıkarcı adamlar geldi.
Bu hafta da bu kadar,
Haftaya Habercaddesinde başka bir konuda buluşmak üzere
Mutluluk ve sevgiyle kalın değerli okurlarım…
CELAL KODAMANOĞLU
Haber caddesi
Genel Yayın Koordinatörü
Yorum Yazın