Sosyal medya kullanıcıları bilirler ki, güncel uygulama on yıl önceki ve halen hazırda ki durumumuza ait fotoğraflar paylaşılıyor, paylaşıyoruz. Fotoğraflara küçük notlar ekleyerek; “yıllar yaşlandırdı” “gençliğimden kaybım yok” “iyiyim de iyi bildiklerimi kaybetmeseydim” “bugün varız yarın yokuz” “iyi dayanmışım koca on yıla” “beden yaşlansın ruhum cıva gibi” “ah be hayat mahvetmişsin beni” gibi, sonsuz seçenekli düşündüklerimiz, tespit ve kinayeli esprilerimizle. En ufak olumsuz bir eleştirim yok, hatta sıklıkla olmalı devam etmeli elbette.
Fotoğraflarla yılların değişimini görüp kendimizce değerlendirmeler yapıp, olası arkadaş dost görüşlerini de dinleyip okurken, yapmamız gereken asıl değerlendirme geçen yıllar da ne öğrendik ne dersler aldık. Öyle ya, on yıllık değişimi, farkı da değil, insanın her an, her fırsatta dün ile bugünüm nasıl diye gelişmesini sorgulayıp, irdelemeli değil mi? Aynı kalan, kazanım sağlanmamış her geçen gün kaybımız. Uzun görünen insan ömrü, optimum süre ne kadar kısa gerçekte. Fiziksel varoluş çabası, sorun ve sıkıntılarla mücadele hali saklımız da dursun, ruhsal olarak öğrenmeye aç halimizi hiç doyuramadan, bitirmeden öğrenerek ve öğrendiğimiz her doğruyu kişiliğimize ve hayatımıza adapte etmek ne harika. Doğruları öğrenme ve hayatımıza geçirme gayretimiz devam ederken yanlış olan uygulama, tavır ve davranışlarımızdan kurtulma, sıyrılma da harika olacaktır.
İnsan kendinden başlayarak bu mücadele halini kişiliğine iyi, sağlam monte ederse, işte asıl o zaman başlar, önceki ve şimdiki halimiz ve pozitif değerlendirmelerimiz. Bu değerlendirmeleri tüm çıplaklığı ile samimi olarak yapmaya başladığımızda yarınlarımız için, yaşanacak günler için çok daha iyi planlar yapıp, program çıkarmamız mümkün. Analitik düşünme yetimizi de kullanmayı ihmal etmeden, neymişim ne olmuşum ne olacağım sorularının cevabı çorap söküğü gibi dimağımız da olacaktır. Kendinden emin, rahat, endişesiz, tedirginlik içine girmeden relaks bir yaşamı kendimiz oluşturmamız mümkün. Olur da yıllar sonra fotoğraflar arasında ki gözlemlerimizde, evet tenimde ki çizgiler fazlalaşmışta güzel, mutlu yaşadım diyebilmek mümkün. Adalet ve denge olgularından tavizsiz tercihlerim bana seviyeli bir hayat sundu. Aileme, arkadaşlarıma, çevreme çok iyi oldum diyemesem de, insani temel kurallardan sapmadan, etik değerleri aşmadan, asgari zararsız yaşadım demek mümkün.
Hayat dediğimiz, insan için öngörülen optimum yaşam süresi öyle kısa ki, bir ticarethanenin hesaplarını yıldan yıla görmesi, on yıllık kalkınma planları gibi değil. Öyle anlar vardır, öyle kararlar vardır ki, bir dakika da karar alırsınız, yaşayacağınız tüm süreyi etkisi altına alır. Bu değişimlerden kaynaklı kararlar gelişmenize ve mutlu bir hayat sürmenize sebepse, değişim kontrolünüzde artık.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın