İnsanca yaşamak, insan olmak varken, insan kalıp hayatlarımızı idame ettirmek dururken, şiddet neden hayatlarımızda var? Karşıyım demekle birlikte çaresiz haller, ihtimallere sığınmak ve medet ummak. Karışık ve felsefi bir anlatımdan vazgeçip yaşanmış bir anekdotu paylaşayım.
. .
TEKSAS'taki bir hastanedeki doktorlar George Pickering'e oğlunun beyin ölümünün gerçekleştiğini söylediler. “Beyin aktivitesi yok” dediler ve onu yaşam destek ünitesinden çıkarmayı planladılar. Ama George onlara inanmadı ve bir silah çıkardı. Oğlunu kurtarmaya çalışmazlarsa doktorları vurmakla tehdit etti.
Doktorlar oğlu üzerinde daha fazla test yaparken George üç saat boyunca polisle gerilim yaşadı. Polis onunla pazarlık yapmaya çalışırken hastane kilitlendi. Ancak George geri adım atmayı reddetti. Sonra inanılmaz bir şey oldu - beyin ölümü gerçekleşmiş olması gereken oğlu, George kendisinden elini sıkmasını istediğinde elini sıktı. Bu, oğlunun zihninin hâlâ çalıştığını kanıtlıyordu. George hemen polise teslim oldu.
George Pickering yaptıklarından dolayı 11 ay hapis yattı ama oğlu tamamen iyileşti.
. .
İhtimaller arasında ki oran milyarda bir seviyesine düşse dahi mantıklı, makul, bilimsel bir dayanak, kabulleniş içermiyorsa, baba olmanın sevgi, sarmalayış, kucaklayıcılık dürtüsü insanı şiddet girişimine sürükleyebilir. Şiddet ve şiddet girişimi doğru mudur? Elbette hayır da, çaresizlik ve baba olmanın, aklı kullanmanın, yürekten hissedip, duyumsamanın çok iyi sonuçlara ulaşabilmenin bir adımı olacaksa! Zor biliyorum ama empati kurup, kimselere zarar vermeden, şiddet girişimi seviyesinde bırakıp milyarda birlik ihtimali dahi görmek istemek doğrudur.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın