İyi güzel arayışları mızı, çabaları mızı ötelemiyoruz. Doğruların var olması, büyüyüp serpilmesi ve çoğalması uğraşımız var olacaktır, insanın varlığıyla. Devrimsel nitelikteki iyi, daha iyi olma hallerimiz ve arayışları mızın yanın da, kötü ve yanlışa karşı duruşumuz da bilinçli devam edecektir. Temenni, dilemek, eğitim öğretim halleri ile uzun vadeli çözümler, planlar vardır da, rehabilite de edilebilir. Sorun şu ki, ülkemiz de özellikle kadın ve çocuklara karşı şiddet ve taciz halleri devam etmektedir. Acil eylem planı zamanı ve sadece güvenlik güçleri değil tüm toplum hallarına yayılma, aktarılma zamanı.
25 kasım, her yıl ‘’Kadına yönelik şiddete karşı uluslar arası mücadele günü’’ olarak idrak edilmektedir. Mücadele ve yapılan çalışmalar ön plana çıkarılıyor. Kadınları mızın, dünya kadınlarının eşit ve tartışmasız aynı haklara ortak, paydaş oldukları vurgulanıyor. Hep, herkes mi? Tabi ki değil. Toplumlar ve dünya da var olan insanlar bir çok konu da olduğu gibi, kadın konusun da da ortak bir fikre sahip değildirler. İnsanı mızın bu çekişkili hali şöyle dursun, hakları, görmüş olduğu şiddet, aşağılanma halleri olan kadınlarımız da ciddi anlam da farklı görüşler sergilemektedirler. Köleliğin sürmesin de en önemli etken halinden memnun kölelerdir. Kadın pozitif ayrımcılık, beklenti talebin de bulunması gerekirken, durumundan memnun, duruma razı haliyle kendi cinsi adına yapılan mücadelenin karşısın da olmasa dahi müsebbibi değildir.
Toplumlar, üst tanımıyla insanlar, dünya insanlığı farklı başlıklar, günler, haftalar, yıllar belirleyebilir. Organizeler tertip edebilir, insanları bilinçli olmak adına, konuya müdahil olmaya davet çıkarabilir. Bu gün 25 kasım ‘’ ’Kadına yönelik şiddete karşı uluslar arası mücadele günü’’ için de belki çok somut, ses getirebilecek adımlar atamıyor, yapılan organizelere müdahil olmuyorum. Tarafım belli, yolum aşikar, hangi sebeple, gerekçeyle olduğuna bakmaksızın kadınlarımızın tüm hakları paylaştığımız, paydaşımımız olan sadece cinsel farklılığı dışın da hiçbir üstünlüğü olmayacağı gibi, hiçbir eksikliğin de olmadığını vurgulayarak anlatanlardanım.
Günler, haftalar, aylar, yıllar geçiyor, anlam yüklediğimiz kısa veya uzun anlar gelip geçiyorlar. Daha iyi, daha güzel olması adına olan bitene kayıtsız kalmak doğru değildir. Taraf olun, mutlak tarafınızı belirtin, grup, örgüt, inisiyatif, haraket vb olmak zorun da değil. Fikriniz ve uygulamalarınızla taraf olun. Her şeyin iyi olmasını sağlamanın tek yolu; kötü ve yanlış olanlara karşı bir duruş sergilemektir. Cinsiyet, bölge, fikir, meslek, coğrafya, inanç vb gibi binlerce farklı görüş ve bakış açısı olsa da her durum da ortak doğru da birleşme gerekliliğimiz vardır. Hayat, bize sunulan hayatlarımız, mutlu olarak yaşamı haketmiyor mu?
Mir Murat Demir
Yorum Yazın