Hayatımızı yaşarken bizleri başarı rotasına kilitleyen en önemli faktör, sevmek ve etkilenmek. İki farklı eylem kavramı olsa da iç içe. Sevdiğimizden etkilenir, etkilendiğimizi severiz. Matematikte bir formülü olmadığından ispatı ve çözümü de yoktur. Ben böyle yorumluyorum. Hayatımız da bizi başarıya götüren tüm girişimlerimiz, projelerimiz sevmemizde doğru oran da bağ kurar. Her işimiz ve projemizden daha çok hassasiyet gösterir, fazlasıyla özeniriz. Bu ilkeler ki bizi başarılı olmaya sürükler. Tercihimiz sevmek temelin de seyrettiği için yanında ne çok dünyasal sonuçları da taşır. Çoğunlukla önem vermesek dahi dünyalık yaşantımız da çokca gerekli olan, para, şöhret ve saygınlık getirir yanın da.
Hayatlarımız bizlere etkilendiğimizi sevmek, sevdiğimizi de etkileşimimiz için de tutsa da bazı özel durumlar bize olaya müdahil olma, olabilme şansı vermez. ” William Shakespeare”ın hayatına dair bir çok yazım, biyografi ve bilgiye ulaşmak mümkün. Günümüzde neredeyse dünya ülkelerinin tamamına yakınının tanıdığı, sanatıyla saygı gösterdiği bu özel insanın yazımın temasına uygun hatırasını eklemek istedim. Yazı düzenini ve içeriğini aynı şekliyle sunuyorum.
<< Yaşadığı şehirden, bulunduğu ortamdan kısacası yaşantısından sıkılan bir adam, cebindeki az miktar para ile yanına hiçbir şey almadan bulunduğu kenti terk edip daha önce hiç bilmediği bir ülkeye gitmiş.
Oraya henüz alışmaya çalışırken birden bir ses duymuş.
- Tiyatro! Gelin! Kaçırmayın! Bu akşam Tiyatro!…
Adam hayatın da hiç tiyatroya gitmemiş ve inanılmaz derece de merak etmiş. Biletin nereden alındığını öğrenmiş. Bilet fiyatı cebindeki tüm para kadar olmasına rağmen hiç tereddütsüz bileti almış. Başlamış merakla oyunu izlemeye… Oyun bitmiş, herkes dağılmış ve bizim meraklı öylece kalmış, izlediği muhteşem oyun karşısında. O sırada temizlikçi tarafından salonu boşaltmak için ikaz almış.
Adamsa:
- Bana müdürünüzün yerini söyler misiniz? Onunla bir şey konuşmam gerek…
Seyrettiği oyunun etkisi ile müdür ile konuşmuş ve ne olursa olsun, ne iş olursa olsun buranın bir parçası olmak için çalışmak istediğini belirtmiş. Müdür çok şanslı olduğunu, şu sıralarda bir temizlikçi aradığını fakat önce onu denemesi gerektiğini ifade etmiş ve denemek üzere aylardır el değmemiş bir kütüphanenin temizliğini uygun bulmuş.
- İşte burayı temizle. Eğer beğenirsem seni işe alırım… demiş ve gitmiş.
Tiyatro aşkının verdiği şevk ile temizlik beklenenden kısa sürede bitmiş. Müdür odayı görmeden adamın samimiyetine inanmamış. Onu diğerleri gibi işi savsaklayan biri sanmış. Fakat odanın temizliğini görünce hayretler içinde kalmış. Aylardır içeriye girilmeyen oda gıcır gıcır oluvermiş. Müdür bu çabuk ve becerikli adamı işe almaya karar vermiş.
- Tamam seni işe alıyorum
- Fakat benim yatacak yerim yok.
- O zaman burada yatarsın ve işe daha erken başlarsın.
İstediği olan tiyatro tutkunu, huzurlu bir şekilde odayı terk ederken müdür.
- Adın neydi senin buraya yazalım…. demiş. Aldığı cevap ise,
- William! William Shakespeare !… olmuş.❕
..........Bu hikaye hem insanı dehşete düşürücü hem de ilham verici. Shakespeare tiyatro yaşantısına bu şekilde başlamış...
ve deTam kırk (40) yaşında…... ! >>
William Shakespeare’nin bu yaşanmış hikayesinden bir bölümü yazıma eklerken şu ayrıntıyı çok önemsedim. Tiyatro konusunda ki eğitim ve öğretim almamış olması, cebindeki az olan parayı dahi bir yönüyle risk etmesi değildi beni etkileyen. Bu eylemi için yaşın 40 olması gözardı edilemeyecek bir ayrıntıdır. Bu riski almanın ötesin de yüksek enerji ile insanın kendisini donatması, gardını yüksek tutması. Her birimizin hayallerinde, hedeflerinde neler var iken, şu gün hangi uğraşlar içerisindeyiz. Bir çoğumuz hayallerimizle yaptıklarımızı eşleştiremedik. Bir kez daha düşünme, risk alma zamanı değil mi ?
Mir Murat Demir
Yorum Yazın