Sevmeli hayatı ve hayatında birini çok sevmeli, en az hayatı sevdiği kadar. Hayat sana sevdiğini vermeli, vermeli ki hayatta sevilebilsin. Sevgi yok ise, sevdiğin yok ise hayat ne ki? Hayat içinde milyonlarca soyut, somutu barındırsa da, sevgi asıl olandır. İnsan hayatı boyunca her şeyi sevmeli, sadece sevgiden yoksun bir hayattan korkmalı, korku sadece sevgi olmazsa endişesin de var olmalı. Ölüm dahil, korku, korkmak çok sıradan.
Sevdiğinle mutlu bir gerçeğin ve sürekli yaşayacaklarının hayali olmalı. Aşırı sıkmamalı, çokta serbest bırakmamalı sevdiğini, tek başına olabilme ihtimali hep sıcak tutulmalı. Dostlar, arkadaşlar, tanıdıklar olmalı, üçüncü şahısların olması dönem dönem desteklenmeli. Sen ve sevdiğin için ortak var ettiğiniz sevgi yumağı, mutlu olmanızın temel unsuru olmalı, yanında gururlanmanıza da sebep, etken oluşturmalı. Üçüncü şahışların müdahil olduğu her an, her hal bey’li, hanımlı hitaplarla şekil seviye kazanmalı, samimiyetten uzaklaşmadan. Hayatın içinde ki her olumsuzlukta birlikte yaşanıp, sindirilmeli. Sıkılmak, usanmak, yorulmak, bıkmak, sızlanmak, boş konuşmak gibi. Kızmalar, kırgınlıklar olsa dahi yatak paylaşımı hep sürmeli sonsuza dek. Kırgın, küs haller dahi yatak paylaşımını bitirmemeli. Hayata bir baş kaldırı gibi kafalara kazınmalı yatak birlikteliği. Aç, susuz, soğuk, acı yoğun günler de dahi bu ilkeli karar hep uygulanmalı, sekteye uğratılmadan.
Günlük hayat akışı için de sıradan kabul ettiğimiz çok şey sevdiğinin eliyle, yüreğiyle, katılımıyla gerçek oluyor ise, tarifi mümkün olmayan bir sevinç, mutluluk katmalı hayata. Bir tas çorba, bir bardak çay, bir fincan kahve gibi. Pencereden baktığınız gökyüzü dahi birlikte bakınca daha anlamlı gelmeli. Birlikte el ele yollar da dolaşmak, basit sıradan şeylere odaklanmak, ilgilenmek.
Acı, tatlı yaşanmış olan çocukluk yıllarından ne kalmışsa akıllarda, hafızalarda, anmalı, yaşamalı birlikte. Evde kim varsa, dışarıdan gelen zili çalıp saklanmalı. Kim hatırlıyorsa ilkokul yıllarında öğrendiği birkaç şarkıyı mırıldanmalı, dinleyen alkış tutmalı, aferini yapıştırmalı küçücük ödülü, ikramıyla. Çocukluk günlerinin sıkça yapılan mızıkçılık halleri unutulmamalı, şımarılmalı çok ca.
Hep oyun değil, ciddi ciddi ikili toplantılar gerçekleştirilip, birimizin bu dünyayı terk etmesi halinde kalan ne yapar, nasıl hayata tutunur konulu konuşmalar yapılmalı, alınan kararlar zihinlere yazılmalı. Bu toplantılar sık sık olmasa da iki, üç yılda bir yapılıp, güncellenmeli. Kadın ağladığı gibi, erkekte sevdiğinin omzuna baş verip ağlamalı, ağlayabilmeli. Sevenler birlikte güldükleri, gülüşebildikleri gibi, birlikte ağlamalı, ağlaşabilmelilerde.
Sevgi yumağını birlikte ne kadar büyüte bilseler de, herkes kendini bilmeli, kendini tanıma haline aralıksız devam etmeli. Kendini tanımakta başarılı olamayan karşısındakini nasıl tanıyabilir ki, tanıma süreci baltalanmış ise sevgide baltalanır. Sevgi, sevme hali var olmakla, yürekle, samimiyetle sonsuza dek var olmalı.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın