Ne üzücüdür ki ülkem bir savaşın için de olmasa da neredeyse her gün şehit haberleri ile sarsılıp, üzülüyoruz, hayatımıza hüzünler katıyoruz. Samimi olmak gerekirse bu acı ve hüzün halimiz çok da uzun sürmüyor. Şehit sayısı, rütbesi, yeri, şekli, acımıza yön veriyor. Acılarımız bazen birkaç saat bazen birkaç gün, sonrası normal hayatlarımıza adapte olup yaşamaya devam ediyoruz. Ne kadar anlamaya çalışsak da, ne kadar empati kurma gayretimiz olsa da gerçek acıyı hissetmek zor, çok zor. Sosyal medya da ismi olmayan bir serzenişi, metni aynı haliyle yazıma eklemek istedim. Şehitlerimiz ve gazilerimizi daha iyi anlamak adına ve en önemlisi de geride bıraktıkları eş, çocukları, ailesi, sevenlerini doğru yorumlayıp, hissetmek adına.
<<Bir Asker eşinin serzenişi, seslenişi ;
Bir ev kaç günde toplanır?
Sağlam, yırtık karton kutular market önünden nasıl eve nasıl taşınır?
Mobilyaya kaç metre naylon
Beyaz eşyaları kaç çarşaf kapatır?
Siz Bilmez siniz..
Bizim mahallenin duvarında genelde kamyon olur. Sarıp sarmaladığımız eşyalar kamyona
Hayallerimiz, anılarımız anne, baba, kardeş hasretini de
El kadar yüreğimize sıkı sıkı teperek yola çıkarız
Siz Bilmez siniz..
Sonra sizin tatil yeri dediğiniz yere ailecek ineriz.
Kırık dökük viran evleri boyar, tamir eder
Yerleştik bak buda bizim evimiz deyip mutlu resimler yollarız.
On beş gün sonra evin direği dağa giderken nöbeti bize devreder
Siz Bilmez siniz..
Yeni komşu, yeni okul, yeni önlük; çocuk ayrı bocalar bizler ayrı
Birkaç ay sonra alışırız.
Artık orası doyduğumuz yerdir,doğduğumuz değil
Erkek göreve giderken kadın her şeye hakim olma derdine düşer .
Siz Bilmez siniz..
Bir hastaneye elli altmış kilometre gidersiniz.
Komşu abi, komşu abla, yaşıtların artık her şeyindir
Biz sevinçlerimizi de, acılarımızı da birlikte yaşarız
Kimsesizlikten hep birlikte ağlarız ve birbirimize tutunuruz da ..
Siz Bilmez siniz..
Çocuğunu ayda bir gören babalar, babasının yüzünü; küçük olduğu için unutan çocuklar
Resmimi göster beni unutmasın diyen koca yürekler
Bir yaşındaki çocuğun nefesinden cesaret almaya çalışan kadınlar
Bitmek bilmeyen gece, olmayan sabahlar ..
Siz Bilmez siniz..
Annen hasta Van yirmi iki saat
Baban ağırlaştı İstanbul sekiz saat
Amcan komada kayınvaliden ağırlaştı Kıbrıs kırk beş dakika
Abin biraz ağırlaştı Erzurum on iki saat
Babaannem hasta koş hala Polatlı bir saat
Dayım kalp krizi geçirdi son durak Ankara on dakika
Biz ölülerimizle bile helalleşmeye yetişemeyiz de ..
Siz Bilmez siniz..
En çok muavine biz sorarız memlekete kaç saat kaldı diye
Yollar uzar, uzar hele son nefese yetişeceksen
Birde dönerken ağır bir hasta bıraktıysan geride
Vedalaşırken ağlamazsında sıkarsın ya dişlerini
Uzaklaşırken bir yağmur başlar gözlerinde dönüp te bulamamak düşüncesiyle ..
Siz Bilmez siniz..
Bizde sizler gibi ekmeğimizin derdindeyiz
Maaşımızı yüksek yaşantımızı şaşalı bulan varsa
Zeki ve cesursa onlarda bu meslekle tanışsınlar
Bizler her zaman eşlerimizin yanında olduk bir nefes kadar yakın
Onlar dağda olduğunda da yanımızda da manen hiç yalnız bırakmadık
Siz Bilmez siniz..
Bizi bırakıp gittiklerinde de
Gözleri arkada kalmayacak kadar yürekliydik
Evin hem erkeği hem kadını, vatanın görünmez kahramanları olduk
Bunu yaşayan bilir...
Siz Bilmez siniz.. >>
Bu metni, bu seslenişi, serzenişi okuduktan sonra bilmeye başlarmıyız ? Hayır, ne bu metin ya da okuduğumuz, okuyacağımız mektuplar,seslenişler, sezlenişler, bize acının büyüklüğünü göstermez ve bildirmez de. İnsan olma halimizle anlama gayretimizi elden bırakmaksızın devam edebilirsek, ne mutlu..
Ne bu acının sahiplenenleri olsun ne de anlamaya gayret edecek bizler, barış için de güzel günler umuduyla..
Mir Murat Demir
Yorum Yazın