Yeni jenerasyon da dillere persek oldu bu söz “yazmak”. Yazmak eylemini yıllar boyu bir eylem olarak yaparım ve vaz geçemediklerim arasındadır.Yazıyorum yazmasına da ilk defa yeni algı ile yazmaya, sana yazmaya başladım.Teşekkür mü etmeliyim kızmalımıyım sana bilemedim şimdi. Teşekkür etmek doğrusu sanırım, yine de yüreğin de olanları ilk dillendiren sensin. Benim salla gitsin tavırlarıma pek de aldanma, düşüncelerimi bazen, duygularımı çok ender dile getirenlerdenim. Olur ya, bu kıvılcımı bir ateşe çevirebilir ve kocaman bir sevda ateşine dönüştürebilir isek, kahramanı sensin. Ben ki yeni yeni farkındayım, ilkeli, çağdaş, akılcı duruşunun yanın da yeni farkına vardığım kahramanlığının. Kahramanları severim elbet de, severim de bu kahraman benim, benim sevdiğim ise, sorma artık ne kadar diye. Hatırlarmısın bir gazoz reklamıydı sanırım, bir küçük kız çocuğunun repliğin de “on bin yüz milyon baloncuk kadar” diye, hah tam da o kadar işte.
Ben sevildiğim zaman çok da umursayanlardan değilim, tüm gerçek ve ideallerim bilinip, özümseninceye kadar. Benim hayata karşı dik duruşum, ilkelerim, prensiplerim, doğrularım görülüp, benimsenmiş ve sevilmişsem, işte zirve bu, dadından yenmez bir coşku hali, sevmenin ve sevilmenin doruğu. Kıskanç ve çekemezlik halim hiç olmasa da olmaya başlar. Doruk var ya, doruk, isterim ki artık o doruk da sen ve ben olalım. Bahis konusu doruk da hiç ama hiç kimse olmasın, olmak bir yana, haberdar da olmasın kimse. Kıskanç tarifi içine girer mi girmez mi, inan çok emin değilim. Mutlu olmak ve mutlu etmek ki, tek dileğim. Sevenlerimiz de mutluluğumuzdan mutlu olurlar ki, neden kıskançlık olsun.
Hani demiştin ya şiir yazarmısın diye, mesele şiir yazmak değil ki, kendiliğinden dökülüyor kelimeler. Ben yoğun düşüncelerimi kafam da tutar isem hasta olurum, çekilmez olurum. İsterim ki net ve içtenlikle duyumsadıklarımı hep aktarayım. Yine isterim ki bu yazdıklarım kağıtlara ya da ekranlara düşsün, okunsun, sevme gayretin de olacaklara, sevme azimlilere örnek olsun, varyant oluştursun, yöntem alternatifleri arasın da yerini alsın. Sevmiyorum ezberleri, sevmiyorum sıradanlıkları, sevmiyorum alışılagelmiş haller, defaten söylenen lakırtıları. İnsan kendini yenilemeli, yenilemeli ki gelişmeyi görsün ve sağlayabilsin.
“Maksim Görki” yi bilirsin, Rus yazar, “Bilim aklın şiiridir,Şiir de yüreğin bilimi” demiş, ne kadar kısa bir tarif ve ne çok şey anlatıyor. Seninle bilim çalışmaların da hep uğraş veririz. Şiir tükenirse biz biter, şiir biter, bilim biter, toprak olur, çiçekler de ,güller de filiz verir ölümsüzleşiriz..Demet demet gülüm ol, sevgimin çokluğundan usan ma yeter, teksin benim için, belki de birine ilişmiş dikenim, sen sabrın ve gayretnle beni bul, benimle ol.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın