Genelleme yapmayı da genelleme yapılmasını da sevmem. Genelleme yapmak sadece bir tercih ya da tarz değil, direkt olarak adaletsiz bir tutum, tercihtir. İnsanın yaşadığı kıta, ülke, şehir, mahalle, cadde, sokak, siteye göre karakter olarak negatif ortak yanlarını dillendirmek ya da pozitif yanları söyleyip övmek, bilimsel olmadığı gibi, akıllıca değil, adaletsizliktir. İnsanlar yaşam deneyimine göre gizemli tutacakları bir öngörüye sahip olabilirler. 100 Nüfuslu bir köyden 99 kişiyle dahi irtibat içinde, iletişim halinde olup son bir kişiyi dahi doksan dokuz kişiyle aynıdır, aynı eğilimdedir demek, bir kişi dahi olsa, yanıltıcıdır, tek bir aklı, yüreği, deneyim ve tercih iradesini yok saymaktır. Bilimsel olarak şu örnekte önemli ve can alıcıdır; istatistik bilimsel bir dal olmakla birlikte istatistiki sonuçlar dahi yüzde yüz gerçeklerle örtüşmez. Yüz nüfuslu bir köyde beş, on hırsız var diye hep hırsız kabul edilemez. Yüz nüfuslu bir köyde beş, on bonkör var diye, bu köylüler bonkör denilemez. Biliriz ki; aynı anne, baba, aynı ortam, aynı şartlarda yetişmiş, aynı aileye mensup kardeşler dahi, çok farklı, zıt, ters karakterlere sahip olabilirler.
Toplum olarak elbette genel tanımlamalardan ve tanımlama yapmaktan sıyrılamayacağız, kurtulamayacağız, yine de farklılıkların farkında olarak, irade sahibi olarak, adil ve etik yaşamak doğru ve seviyeli olan tercihimiz, tavrımız, tarzımız olmalı.
..
Kadının biri alışveriş için şehre inmiş, ilk girdiği dükkânda harika ayakkabılar bulmuş, ikincide de nefis bir elbise.. Üçüncü dükkânda her şey 5 dolara inmiş, gözlerine inanamazken birden cep telefonu çalmış.. Hattaki kadın doktor ona kocasının feci bir trafik kazası geçirdiğini, durumunun kritik olduğunu, yoğun bakıma kaldırıldığını söylemiş..
Kadın doktora kocasına çarşıda olduğunu iletmesini, bir an önce orada olacağını söyleyerek telefonu kapatmış, ama akabinde hayatının en verimli alışverişini yapmakta olduğunu fark etmiş ve hastaneye gitmeden 1-2 mağazaya daha girmiş, birkaç saat sonra sabah alışverişini bir fincan kremalı kahve ile tamamlanmış ki birden kocasını hatırlamış. Suçluluk duygusu ile hastaneye koşmuş… Koridorda doktoruna rastlayıp kocasını sormuş..
Bayan doktor, kadının elindeki paketlere bakıp;
- "Buraya hemen gelmek yerine alışverişine devam ettin değil mi?.." demiş bağırarak,
- "Sanırım kendinle gurur duyuyor olmalısın.. Adam burda yoğun bakımda, sen mağaza mağaza dolaş.. İyi be..! Ama bu senin son alışverişin olacak.. Artık ömrünün sonuna kadar onun hasta bakıcısı olacaksın, hem de başından 1 dakika bile ayrılamadan..!"
Kadın son derece üzgün başını önüne eğmiş..
Bayan doktor, onun bu haline uzun uzun baktıktan sonra kıkırdamaya başlamış,
- "Şaka yapıyorum kıııız şakaaaa.." demiş,
- "Takıldım sana.. Kocan öldü.. Vallahi öldü.. Hadi aç bakayım şu poşetleri de neler aldın görelim..!"
..
Mizahi bir öyküyle relaks olup neşelendi isek, gülmek ki çokça ihtiyacımız olan eylemimiz. Küçük gruplamalar, kümelendirmeler bir yana, dünya nüfusunun yarısı sayılar kadın cinsinin aynı yaklaşımlar içinde olması, aynı düşünce, tavır, davranış biçimlerini taşıması, düşünülemez, varsayım dahi kabul edilemez. Defaten yazıyorum, her insan deneyimlerine dair bir istatistik yaşayıp oluşturmuşsa da beyninde, gizeminde tutar, akıllıca olan seviyeli ve etik olan budur.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın