Ne güzel demiş, şair;
“Ne papatyaların dili varıyor seviyor demeye,
Ne de benim cesaretim var son yaprağı çekmeye.”
Sevdiğimiz bir arkadaşımızdan çiçek almak bizi nasıl duygulandırır değil mi ?, özel günlerimizde genelde gül buketleri çalışma masamızı süsler, ama çiçeklerinde bir dili vardır, mesela güller,
Beyaz gül; saflık, Masumiyet, Saygı. Kırmızı gül ; Aşk, Tutku, Takdir. Pembe gül; Mutluluk, İncelik, Teşekkür, Sarı Gül; Arkadaşlık, Turuncu ; Heves, Arzu, Mavi ; Samimiyet, Eşsiz, yegane, tek… ve Siyah ; işte o sevmediğim bir gül rengi Anlamını merak mı ettiniz, Ayrılık….. çiçeklerin dili var derken sadece güllerin renklerinin anlamlarını irdelemek istememiştim, mesela çiçeklerin en masumu kimdir bilirmisiniz ? Sizi bilmem, bence PAPATYA. Ben Papatyaları çok severim, onlar umudu yapraklarında saklayan, tek yaprağıyla insanın yüreğine baharı getirirler… Papatyalarla ilgili bir hikaye vardır, bende bir romanda okumuştum, Hikaye bu ya, uçuşan rengârenk kelebekler varmış onlar kanat çırptıkça çiçekler süzülürmüş, “En güzel kelebek bana konsun, benim kelebeğim olsun” derlermiş. Fakat kelebeklerin en güzeli, en ihtişamlısı, en beyazı bir çiçek ararmış, öyle bir çiçek istermiş ki bir tane olsun, eşi benzeri olmasın, onun olsun. O yüzden kıpkırmızı gülleri, dalından sarkan sümbülleri, kocaman açmış karanfilleri, rengarenk laleleri beğenmezmiş. Günlerden bir gün karşısına nazlı, nazlı süzülen papatya çıkmış kelebeğin, masum papatyayı izlemiş günlerce.
Ve beklenen gün gelmiş papatyaları uzaktan gözetlemek artık beyaz kelebeğin canına tak etmiş, bu hasrete son vermek istemiş, her şeyi göze alıp bir gün çıkmış papatyanın karşısına, papatya kelebeği görünce ne diyeceğini şaşırmış, dili tutulmuş adeta. Bahçede gördüklerinin en güzeliymiş bu kelebek. bembeyaz kanatları huzur yayarmış etrafına. İşte o gün papatya ilk defa bir kelebeğin kanadına konmasına izin vermiş, kelebek ise ilk defa o gün bir çiçeğin kokusunu içine çekmiş, diğerlerine benzemeyen, huzur kokan o kokuyu ciğerlerine çekmenin verdiği hazzı tatmış, sevginin ne demek olduğunu öğrenmiş, huzuru koklamayı, aşk denen hissi, içindeki kıpırtının verdiği mutluluğu tanımış ve o zaman anlamışlar ki herkesin yüreğindeki boşluğa konacak bir kelebeği ve herkesin kokusuna hayran kalacağı bir papatyası olurmuş.
Bunu niye mi anlattım ? Şimdi siz karar verin bakalım, hayal edin, o bembeyaz kanatları olan kelebeksiniz, kendinize hangi çiçeği seçerdiniz? İçinizden geçenleri duyar gibi oluyorum, Papatya diyorsunuz değil mi, evet, bend o rengarenk gülleri, sümbülleri, menekşeleri, laleleri bir kenara atar Papatya derdim, gerçekten de papatyayı çok severim çünkü papatya masumdur, tertemizdir, yalnızdır, gururludur, mağrurdur, ama insanlar hoyrattır onların yapraklarını tek tek kopararak fal bakarlar ve bir an geldiğinde papatyanın son yaprağı da düşer kendi kendine, geriye kalan ise sadece sevmiyor sözcüğü olur…
Fala inanma, falsızda kalma derlerde, dileğim hepinizin papatya falının “Seviyor” çıkması, çünkü ben sizleri çok seviyorum. Haftaya Habercaddesinde başka bir konuda buluşmak üzere kalın sağlacakla…
SEÇİL ESKİOĞLU
GAZETECİ-YAZAR
Yorum Yazın