Sadece bana mahsus bir endişe halimi bilmiyorum, özgürlüğümün teorik olarak kısıtlanması, kural ve yasaklarla, öneri ve tavsiyelerle yapabileceklerimin sınırlanması beni hep strese sokmuştur. Ülkemiz bir süredir korona virüs tehlikesi ile baş başa günler yaşamakta ve kısıtlanmış hayatlarımız hepimizi üzmekte, kendimizi açık ceza evindeymişiz gibi hissetmemize sebep olmaktadır. Bu şekilde bir salgınla on yıllarca yüzleşmemiş insanlar olarak elbette deneyimsiz ve sabırsızız. Dünya tarihinde çokça salgınlar ve kısıtlanmalar yaşanmış, bu kötü ve kapalı yaşamı, sınırlı yaşamı zorunlu kılan sebepler sadece virüs, hastalık yayılmacılığı değil ki, ne çok sebepler etkili olmuştur.
..
“Friedrich Hölderin” 1770 yılında dünyaya gelmiş Alman bir şairdir. Romantizmin en önemli temsilcilerinden biridir. Sevdiği kadının öldüğünü duyunca aklını yitirir. Marangoz bir aileye verirler “alın bunu, kalan ömrünü kimseye saldırmadan geçirmesini sağlayın” diyerek. Delilik ile dâhilik arasında ince bir çizgi vardır. “Hölderin” bunun açık bir örneğidir. Bırakın birilerine saldırmayı kapatıldığı odada otuz altı yıl boyunca kitap okur, piyano çalar, şiir yazar. Bin üç yüz sayfa şiir yazdığı söylenir. Deli diye kapatıldığı odada “Sophokles” in trajedilerini Almanca’ ya çevirir. Öldükten sonra incelenen çevirilerde tek bir kelime ve dil bilgisi hatası bile yoktur.
“Giovanni Boccaccio” dünya edebiyatının ilk hikâyecisidir. Ünlü eseri “Decameron” ise ilk hikâyedir. 1348 yılında İtalya'da büyük bir Veba salgını ortaya çıkar. İnsanlar evlerinden dışarı çıkamazlar. Nüfusun %75'i ölür. “Boccaccio” ünlü eserini, salgından dolayı evden çıkamadığı bu yıllarda yazar.
1665 yılında Londra nüfusunun yaklaşık dörtte birinin ölümüne sebep olan 'Büyük Veba Salgını' yaşandığında Isaac Newton Cambridge Üniversitesi’nin “Trinity Koleji” nde henüz yirmili yaşlarında bir öğrenciydi. Herkes gibi o da sokağa çıkamıyordu. Fakat Newton bu karantina günlerini tarihe geçecek şekilde değerlendirdi. Evrensel kütle çekim yasasını ve hareket yasalarını formülleştirdi. Matematiksel analizin giriş kısmı olan sonsuz küçükler hesabını geliştirdi.
Salgına karşı önlem amacıyla evde kaldığımız bu günleri zamanında iyi değerlendiren yazar ve bilim insanlarını okudukça “Andrey Tarkovski” nin şu sözü bende daha çok anlam kazanıyor; "Kendinizi, kendinizle zaman geçirmeyi yalnızlık sanmayacağınız şekilde yetiştirin.”
..
Bizler bazı örneklerini yazdığım Dünya tarihinde ki örnekler gibi buluş, keşif, yeteneklerimizi ortaya çıkarabilme gibi adımlar atabilir miyiz, muamma. Başta okumak olmak üzere evlerimizde çokta sıkılmadan zaman geçirmenin yol ve yöntemlerini biliyor ve yenilerini de alternatifler arasına katacağız.
Özgür olmak elbette her insanın birinci kazanımı ve değeridir, aksi düşünülemez. Salgın hastalık gibi, virüs yayılmacılığı halleri ise özgürlük hesabının çok dışında irade ve öz benliğimizi kontrol, nefsimizi frenleme gereğini öne çıkarır, insan tüm canlılar içerisinde akıl sahibi tek yaratıktır. Meseleye kendi özgürlüğümüz açısından değil, kendimiz dışında ki tüm insanların da yaşama kaygısını katmak, negatif etken olmamak gerekir ki, bilinç sahibi her insanın mecburiyetidir. Devletimiz, önlem paketleri ile halkımızın yüreğine rahatlık, teselli, geçici sıkıntı tespitleriyle pozitif ve teskin içeren mesajları beklenirken, konut alımlarında ki kredi kullanımın da % 20 olan peşinatı % 10 olarak duyurup açıklaması, hayal kırıklığından öte, vatandaşlarımızın virüs salgınıyla “Ne Alaka” diye sinir stres harbini körüklemiştir.
Sağlık bakanlığımız ve yetkili etken kuruluşlarımız her insanımızın kolaylıkla hayatına geçirebileceği, uygulayabileceği kural ve tavsiyeleri şöyledir;
1. Ellerinizi sık sık su ve sabun ile en az 20 saniye boyunca ovalayarak yıkayın.
2. Öksürme veya hapşırma sırasında ağzınızı ve burnunuzu tek kullanımlık mendille kapatın. Mendil yoksa dirsek içini kullanın.
3. Ellerinizle, ağzınıza, burnunuza ve gözlerinize dokunmayın.
4. Soğuk algınlığı belirtileri gösteren kişilerle aranıza en az 3, 4 adım mesafe koyun.
5. Yurt dışı seyahatlerinizi erteleyin ya da iptal edin.
6. Yurt dışından dönüşte ilk 14 günü evde geçirin. Ziyaretçi kabul etmeyin. Evde kendinizi izole edin. İzole edilmiş kişinin odasına maskesiz girmeyin.
7. Bulunduğunuz ortamları sık sık havalandırın.
8. Sık kullandığınız yüzeyleri su ve deterjanla her gün temizleyin.
9. Havlu gibi kişisel eşyaları ortak kullanmayın.
10. Kıyafetlerinizi yüksek ısıda yıkayın.
11. Tokalaşma, sarılma gibi yakın temaslardan kaçının.
12. Güçlü bir bağışıklık sistemi için bol sıvı tüketin, dengeli beslenin, uyku düzeninize dikkat edin.
13. Soğuk algınlığı belirtileriniz varsa, yaşlılar ve kronik hastalığı bulunanlarla temas etmeyin. Maske takmadan dışarı çıkmayın.
14. Düşmeyen ateş, öksürük ve nefes almada zorluk gibi şikâyetleriniz varsa, maske takarak bir sağlık kuruluşuna başvurun.
Tıp bilimi içinde uğraşları olan bilim insanlarımız ve sağlık sektörün de görev yapan, cansiparane, fedakârca çalışan doktor, hemşire, teknisyen, şoför, yönetici kim varsa, gece gündüz ayırımı yapmadan, evim ailem demeden bu zor günlerimizin geride kalması için mücadele ederken, sen, ben, sizler, bizler, ne yapabiliriz, neleri pozitif kılabiliriz. Duyar gibiyim, bizler doktor değiliz diyorsunuz, bende değilim, hiç bilgim olmadığından fikir de yürütemem. Hep birlikte hasta olmamak, sağlık çalışanlarının yükünü artırmamak adına daha dikkatli, daha özenli yaşama çabasında olabiliriz.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın