Teknoloji, sanal alem, uyarlamalar, uygulamalar, farkına varamadan sahip olduğumuz güzellikleri mi terk ediyoruz. Emeksiz yemek olmaz misali, yemeğin güzelliği ki ona harcanan emek çabası ve her basamağı uğraş çabası değil mi ? Hazır, her şeyler hazır alınıp tüketmeye uygun hale getirilmiş ise hazırlama aşamasında ki çaba ve emek kadar deneyim ve kazanılan tecrübe verilerinden de uzaklaştırıyoruz kendimizi. Fiyatı, tutarı ne kadar ucuz olursa olsun balık alıp yemek kadar balık tutmanın da kendi için de saklı duran güzellikleri ve hazzı vardır. Doğru, için de yaşadığımız çağ bir çok uğraştan muaf ya da uzak hale hetirdi bizleri. Sonuçları bildiğimiz, kullandığımız, tükettiğimiz, ürün ve metaların oluşum ve üretim aşamalarını bilmek de çok önemli ve gerekli. Ürün ve metaların geçtiği proses aşamaları bazılarının önem ve değerini çok artıracaktır gözümüzde bazıları içinse düşürecektir belki de, bilmek kadar görüp, izleyip için de olma hazzı ise paha biçilemeyecek kadar değerli.
Kaçımız ekmek yedi diye bir sorum yok, belki çok istisnai bir hastalık dışın da hepimizin tanıştığı ve tattığı bir gıdamız. Sorum kaçımız eski usul de başaktan buğdaya her aşama da ekmek oluşumunu gördü yaşadı. Buğdayın tarla da yetiştirilmesi, derilmesi, harman da sapla samanın ayrılması ve bu sap saman karışımının harman makinesin de insan gücü ve mekanik makine ve rüzgar gücü ile buğday tanelerinin elde edilmesi. Buğdaydan ekmek olmaz tabi ki buğdayı değirmen de una çevirme aşamasını gözlemek ve belki de unla hamur, hamurla ekmeğin tandır da pişirilmesini görmek, izlemek hatta birkaç deneme de bulunmak. Yaşantımızda ki her oluşumun tüm aşamalarını görmek gibi bir lükse sahip değiliz. Tüm aşamaları, proses adımlarını görmek için ne zaman yetirebiliriz ne de imkan bulabiliriz. Olması gereken tavır ve eğilim halimiz gördüklerimiz ve bildiklerimiz ile benzeri eşdeğer için de olanları gruplaştırmak. Ekmek için önce ki tüm aşamaları gördük ve sindirdi isek, arpa, mercimek, nohut, fasulye vb için de aynı ya da benzer hallerdir.
Mesleğimiz ya da para kazandığımız iş ne olursa olsun emek sarf etmeden sonuca ulaşma beklentisi seyrek hallerde gerçek olsa da genel de hüsrandır.
<< Bir baba kızına kitap okuma alışkanlığı kazandırabilmek için ödül vermek istemiş ve: "Kızım, eğer sana verdiğim şu kitabı bitirirsen 100 lira vereceğim." demiş.
Bu teklif kızın çok hoşuna gitmiş ama kitap okumayla da pek arası yokmuş. O nedenle ; "En iyisi ben bu kitabın özetini internetten araştırıp bulayım, onu iyice ezberleyeyim, babam okudun mu diye sorunca da o özeti anlatırım." diye düşünmüş.
Ve çocuk gitmiş, babasının okuması için verdiği kitabın özetini bulmuş. İki sayfalık bu özeti iyi bir şekilde öğrenmiş. Tabi babası anlamasın diye bir hafta da beklemiş. Bir hafta sonra "Babacığım ben kitabı okudum, ödülümü verir misin?" diye sormuş.
Babası kızından kitapta geçen konuyu anlatmasını istemiş. Genç kız güzel bir şekilde konuyu anlatmış. Ardından tekrar ödülünü istemiş babasından. Ama babası hiç beklemediği bir tepki vermiş ve kızına: "Sen bu kitabı okumamışsın, beni kandırıyorsun. Çünkü eğer okusaydın kitabın içine koyduğum 100 lirayı bulurdun >>
Çok defa aradığımız şey uğraşın için de tam da kendisidir.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın