Öfkeyi ifade etmek onu yutmaktan daha iyidir.
Özellikle günümüzde uzun süredir içlerinde tuttukları öfkeyi çekinmeden, şuursuzca, sınırsızca kusuyor veya başkalarına yansıtıyorlar. Saygı bariz bir şekilde azaldı ve sözlü saldırganlık, dünyadaki olumsuz olaylara neredeyse paralel olarak katlanarak artmaktadır. Öfke şu anda dünyanın her yerinde mevcuttur.
‘Öfke kontrolsüzce özgür bırakılmalı’ sloganını maalesef büyük bir kitle yanlış anlıyor.
Yüksek sesle ve sınırsız bir şekilde öfkelenen, öfkesinin çılgına dönmesine izin veren herkes, onunla iyi bir şey yaptığını düşünüyorsa yanlıştır.
Laboratuvar ortamında bir deneyde grubun birine öfkelerini harekete geçirme fırsatı verildi ve ancak yeterince öfkelendiklerini düşündüklerinde durmaları istendi. Öfke patlamasından sonra uzun süre bile diğer öfkelerini yaşamaya fırsat tanınmayan gruba göre daha saldırganlardı.
Hiç bir şeyden çekinmeden yerine öfkeyi yaşamak öfkeyi besler. Neredeyse her zaman, insan sinirlendiğinde, bunun nedeni bir şeyin istediği veya beklediği gibi gitmemesidir. Ego‘nun canı sıkılır ve öfkeyle tepki verir.
Öfke, acı, ayrılık ve bölünme yaratan bir yakıcıdır.
Başkasının üzerine ökesini boşaltmak, öfkeyi asla azalmaz. Aksine. Sadece bununla insan kendine ve başkasına zarar verir.
Öfkeyi şuursuzca boşaltmak, daha fazla öfke enerjisinden başka bir şey getirmez.
Şuursuz öfke boşalımı ne bir kurtuluş ve ne bir çözüm değildir. Kurtuluşumuz ve insanların iyiliği içim bu fikirden vazgeçilmeli.
Öfkeyle nasıl başa çıkılır?
Kişinin kendi öfkesiyle başa çıkmak ve onu anlamak sağlıklıdır. Kontrolsüz bir şekilde boşaltmak felakettir. Duygunun farkında olmak ve bilincinde olmak önemlidir ve düşüncesizce hareket etmek anlamına gelmez. Öfkenin nereden geldiğine ve ne söylemek istediğine bakmak önemlidir.
Kendi iç dünyasına dönüp kendisini neyin bu kadar kızdırdığını sormak mantıklı olanıdır. Uzun zamandır içinde neyin işlenmeyi beklediğini keşfetmeli. Öfkenin temeli hangi suçluluk duygusu, hangi başarısızlık hissi, hangi kırgınlık, hangi keder, hangi korku veya hangi güçsüzlük deneyimidir?
Kişinin kendi öfkesiyle başa çıkması ve onu anlaması iyileşmektir. Kontrolsüz bir şekilde boşaltmak iyileştiri olmadığı gibi yıkıcı ve yakıcıdır.
Öfke genellikle öfkeli insanların istemediği veya göremediği bastırılmış gölge yanlarıyla ilgilidir. Öfkenin her zaman kişinin kendi benlik saygısıyla bir ilgisi vardır. Çoğu durumda, agresif davranış geçmişteki yaralanmalara dayanır. Bunlar, örneğin, mağduriyetler ve veya ayrımcılık, kırgınlıklar veya kişinin kendi hayatıyla ilgili memnuniyetsizlikler. Öfke daha sonra güçsüzlük duygusundan öfke yoluyla daha güçlü harekete getirici aktifleştirici rolündedir. Öfke, kendisine, kendi yaralarına, zayıflıklarına ve eksikliklerine karşı çaresizlikten doğar, daha sonra genellikle dış dünyaya öfkeyle yansıtılır.
Bilinçli olarak baktığımızda öfke, insanın kendi ihtiyaçlarını tanımasına, kabullenmesine ve doğru çözmesine yardımcı olur.
İnsanın içinde yerine getirilmeyen ve/veya yaşanmayan şeyler için bir sismograftır.
Öfkenin nereden geldiğini bildiği an, sorumluluk alabilir ve bununla nasıl başa çıkacağına karar verebilir. Böylece kontrolsüz bir şekilde yakıcı ve yıkıcı etkisi olmaz. O zaman öfkeden güç alıp yaratıcılığa dönüştürerek bile gücü çekebilir. Öfke değerli bir kaynaktır, çünkü insana kendi yaşamı üzerinde kontrol sahibi olma yolunu ve kendisi için iyi olmayan şeyleri değiştirme gücünü verir, örneğin işlevsiz bir ilişkiyi sona erdirmek, sınırlar koymak veya daha iyi hissedeceği bir hayat için yeni bir yön almak.
Bu nedenle, öfke dürtüsüne düşünmeden tepki vermek ve öfkeyi harekete geçirmek yerine, duyguyu gözlemlenmeli.
Kendisi ile öfke dürtüsü arasında alan bırakır. Bu alanda öfkeyle ne yapmak istediğine ve ne işe ne yarayabileceğine karar vermek için zaman kazanır. Öfkeyi rastgele bir yere yönlendirmek iyi değildir, ancak önemli şeyleri daha iyiye doğru yönlendirmek mantıklıdır.
Kişinin kendi öfkesinin nedenleriyle başa çıkması, özellikle bu tehlikeli zamanlarda, hem kendisi hem çevresi hem toplum çok iyi olur. Zaten dünyada yeterince dram var, bunu beslemek, alevlendirmek ve başkalarına bulaştırmak zorunda değil.
HANIM DEMİRBAŞ
UZMAN SOSYAL PEDAGOG VE
AİLE DANIŞMANI
Yorum Yazın