‘Canım istemiyor’ yerine ‘’zamanım yok’, ‘mailine dönmek istemiyorum’ yerine ‘ay kusura bakma, spam’a düşmüş’, ‘seni umursamıyorum’ yerine ‘mesajını daha yeni gördüm’ ‘meşguldüm, duymadım, etmedim, görmedim, ay tüh’ gibi herkes olmasa da çoğu hemen yalana başvuruyor.
İşin kötü tarafı hiç düşünmeden söylenen sayısız banal yalanlar dünyanın enerjisini değiştiriyor.
Şahsen ben yalanı hiç sevmem hele hele insanlar arası ilişkilerde, çünkü bunlar duygusal rahatsız eden faktördür.
Karşımdakinin yalan söylendiğini hissettiğimde kendime şunu soruyorum:
‘Neden? Neden doğruyu söyleme olgunluğunu ve cesareti göstermiyor? Oysa erişkin biri.’
Yalan nedir?
Bilinçli bir şekilde insanı kandırmak için doğruyu söylememektir.
Rahatsız olmaktansa konforlu yapıda kalma tercihidir.
Yalan dünyayı daha da yalan hale getirmekten başka bir şey değil.
Yalan kötüdür, çünkü yalan başka yalanları da beraberinde getirir. Her yalan kandırmak, aldatmaktır. Dolayısıyla karşı tarafın hayal kırıklığı yaşamasına neden olur. Her hayal kırıklığı bir kırılmadır. Kırgınlıkların tamiri güçtür.
Kırdığını bile bile kelimelere dökülen ve ısrarla korunmaya çalışan yalanların tamiri ise imkansızdır.
Yalanlar güveni yıkar.
Güven ise her türlü ilişkinin temelini oluşturmaktadır. Güvensiz her ilişki yıkılmaya mahkûmdur. Yalanlarla bir çok insan şansını kaybetmiştir.
Tekrar soruyorum: ‘Basit banal şeylerde bile insan kendisini neden yalan söylemek zorunda hisseder ?’
Bu insanlar yalanı
- sosyal taktik olarak kullanmaktalar örn. birilerine yaranmak için,
- birilerini manipüle etmek için,
- avantaj, çıkar sağlamak için, - kendisini daha iyi göstermek için,
- rahatsız edici sonuçlardan kaçınmak için,
- kendisini açıklamak zorunda kalmamak için,
- her ne ise kolaylaştırmak için vs vs
Kendisini uyanık, akıllı, karşı tarafı saf, salak sanmaktadır.
Diğer taraftan günde en az 1 kere yalan söylediğimizi iddia eden insanlar var. Bu doğru mudur? Bilmiyorum.
Bildiğim:
- Doğruyu söylerse rahatı bozulacağını bildiği için doğruyu söyleyemeyecek kadar ödlektir.
- Sonuçlarına katlanmaktansa karşı taraf zarar görme pahasına çıkarcı ve bencildir.
- Yalan söylüyor ve yalanlarla bir ağ oluşturuyor, sonunda o ağ onu bunaltıyor, hayatını boğuyor.
- Bazıları o kadar yalan söylüyor ki gerçeği ayırt edemez hale geliyor, yalanlar üzerine kurulu dünyasının temeli sarsılıyor.
- Kendi kendisini bitiriyor, kendisini ve ona artık inanmayanları BİR BİR KAYBEDİYOR.
- Aslında insan kendisini kandırıyor ve bu yalanların en tehlikelisidir. İnsanın ruhunu zehirler.
Yalancılar dolandırıcıdır. Kendilerini ve başkalarını kandırırlar.
Bazıları yalan söylemeden önce tartar.
Bu yalanların da sonuçta hem karşı tarafa hem yalan söyleyene zarar verdiğini maalesef hesaplayamazlar.
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar diye boşuna dememiş atalarımız. Yani sonunda karanlık kaçınılmazdır. Karanlığı yalanlarla aydınlatmak mümkün değildir.
Yalana her zaman hesap, çıkar, manipülasyon, taktiksel yaklaşım eşlik eder. Yalanı ortaya çıkana kadar avantaj sağladığını sanabilir, fakat hakikat er ya da geç ortaya çıkar. Hakikatin gizlenemez özelliği vardır çünkü.
Yalan söyleyen güvenirliğini, inandırıcılığını kaybeder.
Her yalanın iki seçimi vardır: ya yalan söylemeyi ya da dürüst olmayı seçersin.
Yalanı kullanmamaya karar vermek dürüstlük, saygı, cesaretle ilgilidir.
Yalan söylemek cesaret işi değildir. Bir insan ne kadar zayıfsa o kadar çok yalan söyler. Güçlü bir pınar gümbür gümbür ve doğru akar.
İnsanlar seçimleriyle hayatlarını ya zorlaştırır ya da güzelleştirir…
HANIM DEMİRBAŞ
UZMAN SOSYAL PEDAGOG VE AİLE DANIŞMANI
Yorum Yazın