Merhabalar Haber caddesi okurlarım, zaman nasılda akıyor değilmi daha yeni gibi geldi ama bir baktım ki bir hafta daha akıp gelmiş bile…
Yazımın başlığı dikkatinizi çekti mi MİTOMANİ dedik, Mitomani nedir diye bir soru sorsam, hepiniz birden ayağa kalkıp
-Oooooo Seçil hanım şimdi de bize sınav mı yapıyorsunuz diyecektiniz…
Yok, yok sınav falan yaptığım yok, eminim çoğunuz biliyorsunuzdur. Ama bende yazayım, Mitomani, psikolojide “Sürekli yalan söyleyen, sonra da kendi yarattığı yalanlarına gerçekmiş gibi inanan” hastalara denir….
Psikolog bir arkadaşım var Mine geçenlerde işten çıkmış, işyerimin karşısında yalancılıkla ünlü masal kahramanının adını taşıyan bir cafede buluşmuş sohbet ediyorduk. konumuz yalancılıktı, Minenin anlattıkları çok şaşırttı beni,
-Bilirmisin Seçil diye söze başladı,
Yalan söylemeyi alışkanlık haline getirmiş insanları biz dört sınıfta değerlendiririz…
Kendini övmek için yalan söyleyen hastalar, Gerçeklerden kaçmak için yalan söyleyen hastalar,
Aşağılık kompleksini gizlemek için iftira atan hastalar,
Dolandırmak ve kandırmak için yalana başvuran hastalar.
Ve diye devam etti, her gün hastalar son zamanlarda o kadar çok artıyorki, bana gelenlerin yarısından fazlası mitomoni hastası, bu çok üzüyor beni, Mitomaniyi ‘basit yalancılık’tan ayıran özellik, kişinin yalan söylediğini farkında olmadan yalan söylemesi. Mitomani, gerçekleri hayallerden ayırt edemiyor ve söylediklerine inanıyor. Bu inanç, doğruyu bilen kişilerin karşısında bile şaşırtıcı bir özgüvenle desteksiz atmasına yol açıyor. İllet, öznenin sürekli yalana sığınmak ihtiyacından kaynaklanan ve kabul edilmeyen gerçeklikten bir kaçış yolu… Tedavisi hiç mi hiç kolay değil. Hastanın uzun yıllar sürebilecek, o da belki işe yarayacak bir psikanalize girmesi gerekiyor. Ama hasta olduğunu reddeden bir mitomani psikanalize ikna etmek zaten imkânsız!
Amerikalı uzmanlar bu konuda uzun araştırmalar yapmışlar ve sonuç çok vahim, biliyormuşsun bu hastaların artmasına gerçek sebep ise sosyal medya çıkmış…. İnsanlarda yapısal olarak az, çok Narsistlik hüküm sürer, işte sosyal medya ise bu ortam için bulunmaz kaftan.. Nelerle karşılaşıyoruz bir baksana, hemcinslerimizin çoğu filtreli fotoğraflarını kullanıyorlar, erkekler saçlarını başlarını boyatıp kendini genç gösterme çabasındalar…
Baksan herkes Üniversite mezunu, oysa ki yazdıklarına baksan imla hataları, kelime düşüklükleri dolu… Minenin ağzından bal damlıyordu sanki, kahvemin son yudumunu da içtikten sonra acı acı güldüm….
Gözlerim takılmıştı, kahvelerimizi yudumladığımız cafenin karşısında bir park var, komşu arkadaşım var Birsen…. Aşağı sokaktan İbrahime aşıktı ama her konu açıldığında şiddetle reddeder o benim mahalle arkadaşım nasıl böyle birşey düşünüyorsun diye bana karşı çıkardı, baktım da.. parkta, İbrahimle sarmaş dolaş gidiyorlar…
Neyse … Dedikodu yapmayalım… bu haftalık bu kadar haydi kalın sağlacakla
SEÇİL ESKİOĞLU
GAZETECİ-YAZAR
Yorum Yazın