Kurtuluş mücadelemiz ve var oluşumuza, nefes almaya başlamamıza dair ne çok yazılar okumuş, bilgi ve belgelere bakmış, izlemişizdir. Hangi seviyede olsa da bu uğraşımız, eksiktir, yetersizdir. Bir yazı okudum, daha öncede okumuş olma ihtimalim yüksek olsa da, şimdi dikkatimi cezbetti, okunmasını ve anlaşılmasını istediğimden yazıma ekledim.
..
Mustafa Kemal Atatürk; ''Bana maliyeden hiç anlamayan birini bulun!''
1879-1961 yılları arasında yaşayan ve Mustafa Kemal'in 'maliyeden hiç anlamayan' birini istemesi üzerine Kurtuluş Savaşı'nın en sıcak zamanlarında göreve getirilen Ataç'ın hikâyesi.
Hasan Fehmi Ataç, 'maliyeden hiç anlamayan Maliye Bakanı'dır.
Ama kendisi kurtuluş savaşının mali kahramanı olarak tarihe geçer. Şöyle ki, Milli mücadelenin ilk yıllarında maliye bakanı olan Hasan Bey'i (Hasan Saka) mali durumun berbat olması sebebiyle muhalefet istifaya zorlamış ve Mustafa Kemal ve arkadaşları buna sinirlenmiştir. Çünkü mali durumun kötülüğü şahıslara münhasır bir durum değildi.
Sinirlenen Mustafa Kemal Paşa Maliye Bakanlığı için “bana maliyeden hiç anlamayan birini bulun” der, Çünkü mali durumumuz, bilenin içinden çıkamayacağı kadar karışıktır. Bunun üzerine Hasan Fehmi Bey 24 Nisan 1922’de maliye bakanı olarak seçilir. Hasan Fehmi bey 2 ocak 1924’de kadar bu görevde kalır, Dolayısıyla, büyük taarruz sırasında maliye bakanlığı yapmış olur, yani paraya en çok ihtiyaç duyulan zamanda.
Kendisi teşkilatçı ve hesap verme sorumluluğu olan biridir. Bu yüzden iki ayrı ordu (1. ve 2. ordular) için iki ayrı defterdarlık kurmuş, masrafları belgelendirmiş, öncelikle parayı orduya harcamıştır.
Kendisinden para isteyen bakanlara, “para ancak yağlı kurşun ile keskin süngüye”, deyip, talepleri geri çevirmiştir. Kolordu olan grup komutanlarından araba isteyen, milli savunma müsteşarı Selahattin Adil Paşa’ya ise “İzmir de düşmanın elinde istediğinizden fazla otomobil var, orada duruyorlar, gidin alın hepsi sizin olsun” der.
Böylelikle cimriliği ile nam salar, zor kaynaklardan elde edilen gelirleri en doğru yere yönlendirir, aylarca ödenmeyen maaşların ödenmesini sağlar.
Hasan Fehmi Bey, en ciddi sınavını büyük taarruz öncesinde verir. Orduya 1.5 milyar lira para lazımdır, Hasan Fehmi Bey “nerden bulayım” der, Mustafa Kemal de “ben bilmem, bu göreve bu zor gün için seçildiniz, bir çare bulacaksınız” der.
Bunun üzerine Hasan Fehmi Bey gece boyunca hiç uyumaz, sanki ordu taarruza kendisi yüzünden çıkamayacakmış gibi bir hisse kapılır. Ertesi gün çareyi bulur. Osmanlı Bankası’nın Ankara şube müdürü mösyö bojeti’yi çağırır ve der ki “ordunun 1.5 milyar liraya ihtiyacı var, bu parayı bana siz bulacaksınız, bulamazsanız milli hükümetin sınırları içinde yer alan 16 şubenizdeki tüm parayı makbuz mukabilinde alırım” der ve kendisine 1 saat mühlet verir.
Bojeti ise ilk başta karşı çıkmasına rağmen gördüğü kararlılık karşısında “mühlete lüzum yok” der ve parayı getireceği sözünü verir. Bunun üzerine Hasan Fehmi büyük bir cömertlikle mösyö bojeti'ye "şimdi demli bir çayı hak ettin" der. Hasan Fehmi Bey savaş sonrası başarılarından ötürü kırmızı-yeşil şeritli istiklal madalyası ile ödüllendirmiştir.
kaynakça: Wikipedia / Sevin Dabağ / Haldun Cezayirlioğlu / Turgut Özakman / İsmail Kandemir
..
Dikkatinizi çeksin istediğim, yazıma başlık olarak koyduğum “Makbuz Mukabili” sözüdür. Gazi Mustafa Kemal Atatürk öylesi bir dehadır ki bu mücadelesinde ve işbirliği içinde olduğu, dirsek temasında olduğu ecdadımızın, tüm enerjisiyle istiklale kavuşmuş Türkiye’nin var oluşu için çabalarken tüm kadrosunda ki arkadaşları temel zihniyetin farkında olmaları. Mafya gibi çete gibi değil, yıkılma, parçalanma halinde olan Osmanlının devamında Türkiye Cumhuriyeti kurulacak, disiplinden, etik kurallardan sapmadan, uzaklaşmadan. Dünya ülkeleri ve liderleri Türk milletinin ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah, mücadele arkadaşlarının, milyonlarca şehit ve gazimizin canhıraş bir mücadelesi ve zaferle sonuçlanması, başarıya ulaşmasının en temel faktörü budur. Hedef doğru olmalı, doğru tespit edilmeli elbette, hedefin doğru tespiti gibi hedefe dair mücadelede kullanılan tarz, tavır, uygulamalar da insani, askeri, ticari kurallarla da ters düşmemeli. Başarmak mümkünse bu temel ilkelerle oluşmalı ki asırlarca varlığını muhafaza edebilsin, dik durabilsin, tarihin sayfalarına açıklaması mümkün olmayan ayrıntılarla kaydedilmesin.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın