Ne haldeyiz, nasılız, nasıldık gibi soruları birey olarak da kendimize soralım ülke olarak da önceki yıllarımızı hatırlayalım. Eskilere, çok eskilere gitmeye gerek yok, son yirmi beş yılda ne idik, yirmi beş yılın sonunda, şimdi neyiz, nasıl bir haldeyiz. Bu sorularıma cevap verebilmek, kendi kafanızda bir irdeleme, muhakeme yapabilmeniz mümkün, yaşınız kırklı yaşlara ulaşmış ve ruh sağlığınız yerindeyse.
Evet, ülke olarak Çin’i aldım kıyaslama yapmak, emsalleri gözden geçirebilmek için. Para birimi olarak ne lirayı ne de Çin para birimi Yuan’ı kullanmayacağım, yanıltıcı olması mümkün. Milenyumun ilk yıllarında, 2000’li yılların başında Çin de asgari ücret 20 dolar kadardı ve ülkemiz, Türkiye’miz de asgari ücret tam yirmi kat fazlaydı. Hüzünlü bir bakış açısıyla, Çin halkı sadece karnını doyurabilmeyi her birey için 10 metrekare de olsa sıcak bir yuvada barınabilmeyi başarı sayıyordu. 23 Yılda Çin de neler oldu, ülkemde Türkiye’m de neler oldu?
Sefil bir ülke diye tanımlanan Çin sahip olduğu imkânları ve paraları laik eğitim, öğretime, bilime, teknolojiye harcadı. Bu harcamalarla birlikte at başı yarışır şekilde üretimi her şekliyle önemsedi, üretti, üretti, üretti ve sattı. Ucuz iş gücü o yıllarda en büyük kozuydu, tükettiğinden fazlasını, çok fazlasını üretti ve dünyanın birçok ülkesine ihracat yaptılar. O yıllarda paramızdan altı sıfır atılmamıştı ve hatırlarsınız “bir milyoncu” lar her şehirde, ilçede, hatta mahalle ve köylerde dahi açılır oldu. “Bir milyoncu” diye tanımladığımız ticaret noktalarında ekseriyetle Çin’den gelen emtialar satışa sunuldu. Evet, Çin ülkesi dışından da gelen emtialar ve yerli üretim emtialar da mevcuttu ama toplamın içerisinde cılız bir orandaydı.
Çin yıllarca üretimi birinci önceliği yaptığı gibi, bilimi ve teknolojiyi kendisine kılavuz edindi. Çin devleti din okullarına, din adamlarına kuruş harcamadı. Üretti, üretti, dünyanın tüm ülkeleri ile randıman, performans, verimlilik konularında yarışarak üretti ve bu yarışı kazandı. Neden Çin için kazandı yazdım, izah edeyim, Çin için sefil bir ülke diye tanımladığımız yıllardan bu güne geldiğimizde Çin de asgari ücret şuan ülkemizdeki rakamın optimum iki katı. Önemli bir hatırlatma da yapmam gerek, Çin ülkesinin başında ki yönetici kimdir, ben bilmiyorum, biliyorum ki ekseriyetiniz de bilmiyor, bildiğimiz bir başka şey daha var, Çin’i yöneten kişi dünya lideriyim diye hiç patavatsız söylemler içerisine girmedi, ben duymadım, okumadım, duyanınız, okuyanınız var mı? Evet, dünya lideri diye bir yakıştırması olmayan Çin lideri ve Çin ülkesi günümüzde Amerika ile yarışır halde.
Kıyaslamak gerekirse diye başlık attım yazıma, az daha kıyaslama yapalım değil mi? Çin yıllar yılı, son yıllarda daha da aktif bir hal alan ne Suriyeli ne de Afgan, tek bir sığınmacıyı ülkesine sokmadı. Çin halkının alım gücünde çok ciddi bir zıplama olduğu gibi Çin ülkesi dünya kamuoyuna bilimsel ve kültürel çalışmalar, spor aktiviteleri ve başarıları ile de kendinden söz ettirdi, ettirmeye devam etmekte.
Hayır, ben bu yazının yazanı olarak size sonuç önermiyorum, siz değerli okurlarımızı araştırmaya ve düşünmeye davet ediyorum. Tarafsız, aklıselim, önyargısız Çin ülkesinin yirmi yıllık değişimini ve ülkemizin bu yirmi yıldaki gidişatını düşünün ve irdeleyin, bilgisayar, telefonunuz hizmetinizde, araştırın, bakın, sorgulayın, Çin nasıl bu muazzam başarı grafiğini elde etmiş. Türkiye’miz neden yerinde saymada değil, neden gerilemiş, korku, panik hali yükselmiş. Neden topyekûn geleceğimizin ve bizden sonraki kuşaklar dediğimiz çocuklarımızın ve torunlarımızın yaşayacağı günlerden endişeli haldeyiz, neden umutlarımız azaldıkça azalıyor?
Mir Murat Demir
Yorum Yazın