Yakın geçmiş zaman da kişi ya da aileler kahya tutar, yanlarına alırlarmış. Kahya tüm olan bitenden haberdar, verilen emir ve istekleri itirazsız yerine getirirmiş. Yıllar geçince daha donanımlı, bilgili, beceri ve yetenekli olan meslek halleri oluştu. Günümüz de; sekreter, asistan, vekil, danışman, organizatör gibi isimlerle anılır oldu, kahyanın bu günkü hali. Aslı olmadığın da, esas adamın tüm yetkileriyle donanımlı olan görevli kişi her şeyi omuzlanır ve devam ettirir. Ülkemizin bir asır öncesin de her çiflikte görülen bir meslek, uygulama hali. Branş ve uzmanlığı olmayan, işin başın da ki kişi ya da ailenin menfaat ve doğrularını hayata geçirmekte sorumlu ve görevli insan.
Ülkemizde her geçen gün yeni uygulama ve sıcak değişimleri şaşkınlık ve hayret içinde izlemeye devam ediyoruz. İletişim ve telekominikasyon imkanları öylesine gelişme halinde ki,dünyanın bir diğer ucun da olan biteni, birkaç saniye sonra öğrenebiliyoruz. Bu şartların çok iyi olması ötesin de, kendi için de bir tehlike de barındırıyor. Her bilgi ve haber doğru olabileceği gibi yanlış, eksik ya da mübalağa edilmiş, aslından saptırılmış da olabilir. Kişinin kendi süzgeci devreye giriyor ve bir kanaate varıyor. Bilgi ve haber aktarımın da böylesine hız var iken, ticari sunumlar ve parasal beklentiler de olayın bir yerlerine iliştiriliyor. Bir yönüyle her şey çok kolay ve rahat iken, diğer tarafta sürekli düşünme, irdeleme gerekliliği gerekmektedir.
Bir ülkenin vatandaşı isen, yaşamını bu ülke de idame ettiriyor isen tüm kanun ve kurallara uyum sağlayacaksın. Eksik, fazla yaptığın her kanun dışılık ve kural harici tutum ve davranış yine yazılı kanun ve kurallara göre ceza alır, cezalandırılırsınız. Demokrasi ile yönetilen ülkem ve benzeri tüm ülkeler de durum aynıdır. Düşünme ve düşündüğünü ifade etme, yazma halleri, demokratik tüm ülkeler de özgür bir eylemdir. Sevme meselesi ise demokrasi ülkeleri bir yana en ilkel kabile, aşiret yönetimler de dahi baskı yollu yapılamaz. Cılız uygulama halleri denense dahi, sonuçsuz ve çıktısız kalmıştır.
Hiçbir çağ ve hiçbir coğrafya insanların sevme güdülerine kahya olamamışlar, başarıya ulaşamamışlardır. Bazen aleni, bazen saklı olarak, yersen mantığıyla; ”aşırı dengesiz güçle müdahale” “Atatürk’e ayyaş” “söylemlerinde efevari tutum ve söylemler” “çokca yolsuzluk, hırsızlık iddialarına muhatap” “laiklik karşıtı açıklamalar” “kadının birey kimliğine dolaylı hafife alma” “Türk kimliğine her defasın da gereksiz vurgusu, göndermesi” yapılıyor ise, her fırsatta açık ya da usulen halleriyle göndermeler yapılıyor ise, bir vatandaş olarak sahip olduğum kanun ve kurallara göre dinlerim. Kanunların bana verdiği haklara göre düşündüklerimi dile getirir, yazar ve haykırırım. Keyfime de kahya tutmadım, sebepsiz, gerekçesiz, hiç kimseyi sevmem. Sevmek yürek işidir, kişilerin özgürlükleri kısıt altına alınsa dahi, yüreklere zoraki, dayatma ve zorlama ile yön verilmez, verilemez. İnsanların profesyonellik gereği çalışma güçleri kiralanabilir, maaş ve gündelik ücretle kontrole alınabilinir. Keyfe kahyalık kontrolü mümkün olmayan, sürekliliği hiç olmayan tek unsurdur.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın