Doğrudur, alelade tavırlar ve çoğulcu yaklaşımları benimsemem. Benimle aynı şeyleri sevmek, benimle aynı uğraşları vermek ya da aynı tarafta yer almamız da iyi anlaştığımız, hayata dair insanlığa dair uzlaştığımız manasını taşımaz. Öyle ya, her şeye düz mantıkla bakılmaz, çok yönlü, geniş açılı, farklı gözlüklerle de görmek gerekir olan biten ne varsa.
Ben yaz mevsimini severim, sende mi?
Ben şu yazarı okurum sende mi?
Ben şu filmi izledim çok beğendim, sende mi?
Ben şu futbol takımını destekliyor, şu oyuncusunu çok beğeniyor önemsiyorum, ne, inanılmaz, sende mi?
Sen ve ben, biz çok iyi anlaşıyoruz desene diye başlayan sohbetler çiğ ve hiçbir güven vermeyen sıradan laf çevirmek, laf-ı güzaf sohbetten ibarettir.
Çok emin değilim, belki yaşadığımız çağın sundukları, belki yaşadıklarım ve deneyimlerimden esinlenerek benimle aynı bakış açısında olan kendimle eşleştirdiğim kişilerle çok derin sohbetlere girmiyor, giremiyorum. Evet, tabi ki, aynen, tamamıyla katılıyorum diyen bir sohbet arkadaşım olduğunda, oh ne iyi, destekte alıyorum egom da okşanıyor şımarıklığına girmeden zarif ve naif halimle bitiriyorum sohbeti. Yanlış anlama yanlış algılama, hatalı bir çıktı elde etmeyin bu yazdıklarımdan. İnsani, temel ilke ve prensiplerim, meziyetlerim değişmese de, bir ay önceki halimle şimdiki halim arasında hiçbir olaya, kavrama, meseleye karşı görüşüm değişmemiş aynı kalmışsa kendimle dahi kavga ederim. Farkına varabilsek de varamasak da her saniye, her salise, âlem, evren değişiyor. İnsan sahip olduğu akıl ve sezgileriyle böylesi yüksek bir değişime uygun değildir, kabul. İnsan günlerin, haftaların, ayların akması, zamanın geçmesiyle yerinde saymamalı, değişime dair kendisini bakış açısı, irdeleme, değerlendirme halleriyle geliştirmelidir. Yerinde sayan, bilimsel, kültürel, sanatsal gelişmelere kapısını kapalı tutan, dimağını anlayıp algılamaya dair aktif kılmayan insan olduğu halde kalmaz, geri gider.
Kendimi sürekli geliştirmek adına, olan biten ne varsa haberdar olmak adına, insanlardan, hayvanlardan, canlılardan, doğadan ve gelişmelerden, bilim, sanat, kültürel faaliyetlerden pozitif çıktılar alıp kendi hayatıma adapte etmem için benimle eşleşene bakmıyorum. Diyalog içinde olduğum insan ya da grupları benimle birebir aynı tarafta olan, aynı övgüleri, aidiyetleri savunanlardan, görüşte olanlar değil, neye karşılar, nelere karşı duruyorlar ona bakıyorum.
Savaşa ve teröre karşı mı, karşı olmanın yanında ne yapıyor? Kadın cinayetlerine karşı mı, karşıysa ne yapıyor. İnsanımızın cahil kalmasına karşı mı, bilgi, bilinç sahibi olması için ne yapıyor? Hayvanların öldürülmesine ve ötelenmesine, eziyet görmesine karşı mı, bu insanlık dışılığın bitirilmesi için ne yapıyor? Ülkem insanı da dünyamızın da neredeyse beşte biri su ve dengeli beslenme konusunda eksik ve yetersiz şartlarda yaşamakta, bu negatif hale karşı nasıl bir tarzı, tavrı, tutumu var mı, ne yapıyor? Evet, örneklemeleri sayfalarca devam ettirebilirim ama anlaştık sanırım, artık kafanızda bir düşünme döngüsü kendinize dair bir sorgulamayı başlattınız. Neye, nelere taraf olduğumuz, destek verdiğimiz, güç ve enerji verdiğimiz, para ve zaman verdiğimizden ziyade neye, nelere karşıyız, karşı olduklarımızın cılız hale gelmesi ve asırlara kadar uzamadan mantıklı, makul, bilimsel bir süreç dâhilinde yok olacağına dair plan var, programı tıkır tıkır işliyorsa, bende insan olarak, tavır ve davranışlarımla doğru bir duruş sergileyerek yerimi belirlemişsem oh ne güzel, oh ne harika. Anadolu da güzel bir söz dizimi vardır, “ölsem de gam yemem” denir, tam da bu kıvamdayızdır artık, yaşayalım gönlümüzce.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın