Nedeni olmayan, nedenini bulmadan hareket etmez, eylemde bulunmaz insan, ekseri böyledir. İnsan kabul etse de etmese de tüm kararlarında aklı gibi duygularını ve hislerini kullanır, vicdani kanaatini de dinler, kulak verir. Bir yerden gitme kararı almışsa, karar gitmek değil, kalmasını gerektirecek sebeplerin bitmesi, tükenmesidir. Kalmanın getirisi, katkısı, benlik olarak kendimize genel olarak çevremiz ve insanlığa, doğa ve yaşama faydası olmalı. Fayda görüldüğü zaman, süreç içinde her fert ısrarla varlığını sürdürmeli, varlığın tüm pozitiflikleri bitirilmiş tüketilmişse olmak manasız bir şekil alır. Bir yerde olmanın da bir yer de kalmanın da mutlak getirisi olmalı, fayda edinilmeli. Getiriden faydadan ne anladınız nasıl yorumladınız bilemem de, abartmadan, devasa hale getirmeden, olduğun yerde sağlığından taviz vermeden, neşeyle mutlu olarak, mutluluğa namzet isen, bu kazanımlarla kimselerin omuzuna, sırtına basmadan kalıyorsan, iyi, doğru, güzel. Kendin için de bir arada oldukların için de formül içeriğini bozmuşsa, yapı değişmişse, gitmek, terk etmektir doğru olan.
Kalmak-gitmek üzerine basit bir teori, kuram oluşturmaya çalıştım. Bu kuram milyonlarca değişik anlatım içinde farklı farklı anlatılmış hayat bulmuştur, tekrarı zararsız. İnsanız, konuşmak-susmak, yürümek-durmak, sevmek-vazgeçmek gibi binlerce ikilem mümkün. Önemlisi, ehemmiyetli olanı tüm bu eylemleri akıl süzgecimizden geçirerek yürekli bir karara varmamız, kararı hayata geçirmeden vicdani sorumluluklarımızı da hatırlamamızdır. Ezber ve kalıplaşmış düşünce ve eylemlerden uzak durmak, alışkanlık ve tekrara düşen faaliyetleri önemsizler hanesine aktarmakla mümkündür. Yağmur suyunda ıslanmak istiyorsan olduğun yer ile gökyüzü arasında hiçbir engel olmamalı, aynı gereklilik güneş ışıkları içinde olmalıdır. İnsanın kendisini dört duvar arasına sürükleyip aydınlığı yağmur suyunu özlemesi, istemesi, hasret duyması, ne büyük hilaf, yanlış bir şiar.
İnsanız, ne güzel, fevkaladelik, aklımızla yaratılmışız, aklımız ve duygularımızla, farkındalık kazanımlarımız insanlığımızla doğru olanı, adil olanı, faydalı olanı, insani olanı yapmak, insani yapılan her ne varsa içinde yer alıp katkı sunmak, güzel bir hayatın şifresidir. Körü körüne bağlanmak değil, asla değil, iyi, güzel, etik olan her şeyi artırıp inanmak, bu doğruların artmasıyla insanlığın en doğruda buluşacağına inanmak.
Somut tavır ve hareketlerde de sıkışmamak gerek her insan için, yanlış olduğunu fark ettiğinde insan düşünce ve kesin olduğuna inandığı doğruları dahi gözden geçirmeli, revize etmeli, süreçle bağını ve uygunluğunu kontrol etmelidir. Kalmak için neden yoksa gitme zamanı, konuşmak için neden yoksa susma zamanı, yürümek için neden yoksa durma zamanı, sevmek için neden yoksa israf, eziyet, tekrarcılık ve ısrarcılık, insan için değil, bu yaratılışımıza aykırı, insanları bilememde kendimize yaptığımız kandırıkcılık.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın