Dünya da hangi cinsiyet hangi fiziksel ve ruhsal durum da tek insan vardır ki, ideal, mükemmel olsun. Savımı daha genişleteyim, bu tespit sadece hayatta olanlar için değil, bu dünyadan gelip geçenler için de geçerli. Süper, harika tanımlarımızın içeriğinde yer alan binler, on binler var ki, ön planda tanıdığımız yönüyle çok iyidirler.
Doktorumuz için “süper, harika” tanımları yapıyor isek, muayene, teşhis, uyguladığı tedavi yönlerinde ki pozitif hali ve başarısıdır. Bir aktör ya da aktris için övgüler yapıp, fanları arasında kendimizi sayıyor isek, filmlerinde ki oyun, rol başarısı ve başarılı ekiplerden oluşan film ekibiyle birlikte çalışmasıdır. Taksi şoförünün neyini beğenebiliriz ki, aracını sakin ve ustaca kullanması, aldığı yolcuya kibar ve zarif davranması. Manavı için hayranlık besleyen var mı, varsa da manavın daima çürüksüz sebze meyve vermesi ve fiyat belirleme de optimum rakamın hep altında olmasıdır.
Daha özel noktaya oturttuğumuz, manevi bağlardan dolayı özel manalar yüklediğimiz anne, baba, kardeşler için de özel bir tanım, değerlendirme mümkün olabilir. Hiç ama hiç kimse eksiksiz, hatasız, yanlışsız, gafsız değildir. Tüm insanlar hatasızlığı arıyor iseler, muazzam birliktelik ve ekipler ile bunu sağlayabilirler. Sağlanan hatasız hal değil, en az hata ile en iyi olma yolculuğunun iddialı haline ulaşmaktır. Ünlü ve varlıklı şirketler özel yöntemlerle bunu çözmeye başladılar. Dünyaca ünlü “Microsoft” şirketi her ay on yeni eleman alır ve her ay on kişiyi işten çıkartır. Çok kolay olmayan bu yöntemi ile tüm çalışanlarının sürekli aktif, çalışkan, en iyi olmasını sağlar. Şirket politikasında optimum seviyeye razı gelmek yoktur, en iyisi, en başarılısı, en yeteneklisi vardır. Microsoft şirketinde çalışmaya devam eden kişilere dahi süper, en iyi, muazzam diyebilme şansımız yoktur. Pozitif manada ki tüm tanımlarımız sadece çalışan sıfatına, profesyonel hayatı için, kariyeri için söylenebilir. İyi bir baba mı? iyi bir eş mi? iyi bir vatandaş mı? iyi bir apartman sakini mi? iyi bir arkadaş mı?
Daha genel manada erkek ve kadına dair, tamamlanmadan, birlikte yol alınan ilişkileri inceleyelim. Arkadaş, flört, sevgili, eş gibi. Akıl gücü kullanılmadan tamamlanmadan;
Erkek, kadının tüm samimiyeti ile sevgisine mahzar olmamışsa, şefkat ve sevgiyle kucaklanmamışsa, içtenlikle sevilip, öpülüp, kucaklanmamışsa, varlığından huzur duyulduğu mesajı sözlü ya da davranışlarla ortaya koyulmamışsa, tek erkek gibi, tek eş, yoldaş, arkadaş hissi uyandırılmamışsa, erkek kendisini de sevmez, yol aldığı kadını da sevmesi beklenemez. Olası tüm taşkınlıkları, hadsizlikleri, seviyesizlikleri, etik dışılıkları karakter ve kişiliğine aile ve aldığı eğitim ve öğretime bağlı, şekil alır ve çevresine yansır.
Kadın için de erkek için yaptığımız tanımlamaları yapabildiğimiz gibi, kadının kırılganlığı ve anaç yapısını da görmek gerekir. Kadın eşit, paydaş, hayat yolunda sırt dayanacak arkadaş, yoldaş hissiyatında değilse, kendisini ortak, yarı görmüyorsa, cinsel bir objenin kanlı canlı hali şeklinde algıyla bakılıyorsa, çocuk üretim makinesi gibi kısır tanımlar içine hapsedilmişse, çocuk hali, haylaz hali, sevgi membasa, sevda pınarlığı görmezden geliniyorsa, tamamlayıcı olunmuyor, hafife alınıyorsa, yaşar ve eşlik görevini yapar. Hırçınlıkları, kaçamak yalnız kalma talepleri, konu komşu ya da iş arkadaşları ile günü gün etme arzuları, kapris ve şiştikçe şişen egoları kaçınılmazdır. Erkekte olduğu gibi kadın için de aldığı eğitim, öğretim, ailesi, arkadaşları, karakter ve kişiliği önemli etkenler içerisindedir.
Harikulade, eksiksiz, kusursuz, fevkalade ne erkek ne de kadın vardır. Erken de kadın da eksiktir, yarımdır, marifet odur ki; tamamlayanı bulmak, marifet odur ki tamamlayacağınla karşılaşmak
Görürüz ya bazen eş dost akrabalardan, iş yerinden ya da komşulardan, dilimizi ısırırız ya hayranlıktan ne kadar iyi anlaşıyorlar ne kadar da mutlular deriz ya çoklukla. Ne iyi anlaşıyorlar ne de çokça mutlular, birbirlerini çok iyi tamamlıyorlardır. Hayatın mutlu olmaktan ibaret çok kısa bir ziyaret yeri olduğunun farkındalardır. Ne anne, baba, ne de çocuklar, asıl mesele sevdiğinle tamamlayıcı olabilip, yaşamda ki değerleri ve nedenleri erkenden görüp teşhis edebilmekte. Tercihleri ne erken ne de geç, zamanında yapabilmekte. Yarım diyebileceğini buldu isen, yarım diyebiliyor ise sevdiğin, hayat güzel, ömrünce sevebilmekte, mutlu olmak da mutlu edebilmekte cepte.
Mutluluk kesinleşti diyebilir miyiz? evet mümkün, sonrası dış etken ve sebepler de. Yaşanan coğrafya, seçilen iş, ekmek kazanma yolu, tabi olunan kural, kanunlarda. Yaşanan yer ve iklim, dahil olunan insan topluluğu, müdahil olunan işler. Ne nasıl ve ne şekilde gelişirse gelişsin, mutluluk cepte demiştik, mutluluk kaybolmaz, bazen zirveye taşınır bazen de hayat akışı içinde ki gelişmelere razı olunur. Birey yalnız hallerinde dahi tamamladığı ve tamamlayıcı olduğu sevdiğinden aldığı güç ve enerji ile mutludur, asgari şartlarda ki müşterek sevgi, güven, güç, mutluluğa sebeptir.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın