Herkesin çevresinde mutlaka hislerimizin, düşüncelerimizin, tepkilerimizin, eylemlerimizin uygun olmadığını empoze etmeye çalışanlar vardır.
Bu insanlar her karşılaşmada kötü/yanlış olduğumuz hissini verirler.
Bunu, onların düşünce çerçevesine uymadığımız için yaparlar. Bu şekilde yani onlara uymadığımız için bizi değersizleştiriyorlar.
Kendimizi kötü hissettirirler.
Kendimizden belki şüphe etmeye bile başlarız. Hatta çocukluğumuzda kabul görmediğimiz de: (olduğun gibi) ‘sen kötüsün’ dendiğin de hissettiğimiz o hissi tekrar hissederiz.
Oysa kötü (aslında doğru olan terim:) yanlış bizler değiliz. Bize bunu söyleyerek, böyle davranarak yanlışı onlar yapıyor.
Çocukluğumuzda kötü olduğumuz hissi verildiyse, bu his çok derinlerde kök salar.
Bunlar kodlanmış olur ve her an tetiklenebilir, özellikle bizler için duygusal açıdan önem teşkil eden insanlar tarafından.
Bu insanlar bizi değersizleştirdiklerin de, bu hisler yeniden aktifleşir.
Girdap gibi bizi eski yaralarımıza doğru çeker.
Kötü veya yanlış olduğumuzu söyleyen insan içimizdeki çocuğun suçluluk ve utanç hislerini tetikler.
Suçluluk hissi ve utanç kendimizi olduğumuz gibi kabul etmeyi engeller.
Bu da yine kendimizi değersizleştirmeye yol açar. Ve yine kötü/yanlış olduğumuza inancımız pekişir.
Kendimizi eksi ve artılarımızla kabul etmeyi öğrenmediğimiz sürece başkalarının mutsuzluğunun, çözümleyemedikleri ve bastırdıkları sorunlarının yansımalaranın hedef tahtası haline geliriz.
Bir insan diğerini aşağılıyorsa, bunu her zaman kendi içsel sorunlarından dolayı yapar.
Böyle insanlardan uzak durmak, duymamak her zaman mümkün olmasa da, önemli olan böyle insanlara karşı kendimizi korumayı öğrenmeliyiz. Yani sınırlarımızı bilmeliyiz. Bunun için ama önce sevilmeye değer olmadığımıza inanmayı, kendimizden şüphe etmeyi bırakmalı, kendimize güvenmeyi ve kendimize değer vermeyi öğrenmeliyiz.
Bazıları için bu çok kolay olmayabilir, çünkü eski yaraları çok derindedir. İyileşmesi için daha çok zaman ihtiyaç duyarlar. Bazen de iyileşmesi mümkün olmayan yaralar olabilir, bu durumda onları merhametle kabul etmek, kırılgan, hassas noktalar oldukları için özenle korumak en etkili çözümdür.
Yaraları tetikleyen ‘kötü/yanlış’ olduğunu empoze eden insanlardan da uzak durmak daha yardımcı olur.
İyiliğimizi isteyen insanlar bizi incitmek istemezler, saygı gösterirler, bizi anlamak isterler ve bizimle hissederler.
Bizi değersizleştirmez, yargılamaz, yaralarımıza tuz basmazlar. Sadece yanımızda olduklarını hissettirirler, sevgi dolu, şefkatli, ilgilidirler. En önemlisi bize kendimizi iyi hissettirirler…
HAFTAYA YENİ BİR KONUYLA TEKRAR HABERCADDESİNDE BULUŞMAK ÜZERE KALIN SAĞLACAKLA
HANIM DEMİRBAŞ
UZMAN SOSYAL PEDAGOG VE AİLE DANIŞMANI
Yorum Yazın