İncilay ÖZDEMİR
İnat, hayli enteresan bir huydur. Kimi zaman insanları başarıdan başarıya götürür, kimi zaman felaketlere bile sürükler. İnatçı insanlar, çevrelerinde pek sevilmeseler de, başarılı insanların çoğu inatçıdır.
Bazı kişiler, inatçılıklarını bir zeka kıvraklığıyla birleştirirler ki, bence en doğrusu budur. Bazıları da ne pahasına olursa olsun, inatlarını sürdürürler.
Türk Sineması'nın en fazla film çeken yönetmenlerinden biri olan Oğuz Gözen de, çevresinde aşırı inatçı kişiliğiyle tanınır. Tabi, güvenilirliğiyle de...
Oğuz Gözen bir sohbetinde anlattı:
Bu huyu, çok küçük yaşlarında başlamış. Çocukluğundan beri, ters yaklaşıldığı zaman, istenilenin tam zıddını yapan bir yapısı varmış. Henüz küçücükken, diş macununu çok sarfettiği için dedesi kızdığından, bir tüp diş macununu sıkıp yemiş.
Bir seferinde, çok koşuyor, terliyor diye azarlandığı için, oturdukları köşkün bahçesindeki çimden göbeğin etrafında, öğlenin on ikisinden, hava kararana kadar koşmuş ve bayılmış.
Bir diğer seferinde ise, incir ağacının dalına çıkmış yatıyor diye, annesi dakikalarca bağırmış çağırmış. Sonunda, indirmesi için bahçevandan yardım istemiş. Bahçevan ağaca tırmanmaya çalışmış. Her seferinde onun tarafından aşağı atılmış...
Babaannesi gelip
"Oğuz'cuğum, dondurma aldım. Burada mı yersin, balkonda mı?" deyince, pıtır pıtır ağaçtan inmiş.
Annesinin bağırmasıyla, bahçevanın ağaca çıkıp, indirmeye çalışmasıyla inmeyen Oğuz Gözen, babaannesinin bir sözüyle inivermiş ağaçtan. Zaten çocukluğunda, dili en iyi babaannesiyle uyuşurmuş...
İşte böyle, inatçılık kimi zaman tutarlılık simgesi, kimi zaman da ahmaklık olarak yorumlanabilir. Fakat başarılı insanların çoğunun da, inatçı olduğu bir gerçek.
Ne diyelim, Allah herkese başarılara vesile olan inatlar versin. Kötülüklere değil...
Yorum Yazın