Başlangıçta şu hassasiyetimi belirtmek isterim, yüzde doksan dokuz aynılık olsa dahi yüzde birin hatırı var diyerek genelleme yapmayı da yapılmasını da istemem, hoş bulmam, yanıltıcı ve aldatıcıdır. Böyle bir düstur sahibiyken okuduklarımız dinlediklerimiz arasında da tebessüm gerektiren ve hep aynı bölgeden yaşanmışlıklar buluyoruz.
..
Karadeniz'e röportaja gelen gazeteci çiftçi Temel'e sorar:
-Bu inekler ortalama kaç litre süt veriyor?
_Hangisi? Beyazı mı, siyahı mı?
-Beyazı
_10 litre
-Peki siyahı?
_10 litre
-Peki, neyle besliyorsun bunları?
_Hangisini? Beyazı mı, siyahı mı?
-Beyazı
_Otla besliyorum
-Peki siyahı?
_Onu da otla besliyorum
Gazeteci iyice dellenir:
-Neden peki sürekli hangisi, hangisi diye soruyorsun? Zaten cevaplar aynı.
_Çünkü siyah olan benim de ondan
-Haaa, peki beyaz olan kimin?
_O da benim
..
Biliyorum ki siz değerli okurlarımın da hafızasında onlarca Karadeniz fıkrası ya da yaşanmış öyküleri vardır. İklim etkisi midir yaşama şekilleri midir bilmiyorum, bilimsel dayanağı olan bir araştırma, sonuç yok. Gerçek olan şu ki; Karadeniz insanı, şehirlerde yaşayanlar biraz asimile olmuş olsalar da düşünme ve değerlendirme şekilleri farklı, analiz sentez çalışmaları kendi yöntemlerine göre şekil almış, farklı bir uyarlama uygulama şekline bürünmüş. Türk milleti olarak bu yorumladığım meseleye hiç yabancı değiliz, tamamıyla uzak coğrafyalarda yaşayan bir dünya insanıyla iletişime girmeleri ve anlaşıma varmaları zor ve enteresan.
Mir Murat Demir
Yorum Yazın